Tüketici Satış Sözleşmelerinde Ayıpsız Misli ile Değiştirme Hakkına İlişkin Bilgi Bülteni
A. Giriş
Ticari veya mesleki olmayan amaçlar altında belirli bir malın devrinin amaçlandığı sözleşmeler, niteliği itibariyle tüketici satışlarıdır. Yani bu sözleşme ilişkisinin tüketici satışı niteliğini elde edebilmesi; alıcının kararlaştırılan malı, kâr amacı güden bir yapı içerisine veya belirli bir mesleki faaliyetin yürütülmesine özgüleme amacı altında devralmaması şartına bağlanmıştır. Bu anlamda tüketici, gerçek veya tüzel kişi olabilecektir.
Tüketici satışlarında, sözleşmenin konusunu oluşturan malın, tüketicinin haklı olarak ondan elde etmeyi beklediği yararları karşılayamadığı, yine taraflarca kararlaştırılan nitelik ve vasıftan uzak olduğu durumlarda satıcının ayıptan doğan hukuki sorumluluğu gündeme gelmektedir.[1] Bu denklemde tüketici aktif bir konumda, belirli maddi ve şekli şartları da yerine getirmek kaydıyla satıcıya karşı ileri sürebileceği bazı seçimlik haklara sahip olmaktadır.[2] İşbu bilgi bülteninde de tüketicinin, kanunda yer alan dört seçimlik hakkından biri olan ayıpsız misli ile değiştirme hakkına değinilecektir.
B. Ayıptan Doğan Hukuki Sorumluluk Şartları
Satıcının, mala ilişkin olarak başvurduğu tanıtıcı vasıtalarda, bu anlamda; ambalaj, etiket, kılavuz, ilan ve reklamlarda bildirilen vasıflardan herhangi birinin, tüketiciye teslim edilen üründe karşılık bulamaması, satıcının ayrıca tüketiciye malda bulunduğu bildirdiği niteliğin aslında malda mevcut olmaması ve aynı nitelikteki malların yerine getirdiği işleve kararlaştırılan malda rastlanılamaması ayıp kavramının ilk koşulunu teşkil etmektedir. Malın vasıflarındaki eksiklik maddi, ekonomik veya hukuki nitelikte olabilecektir.[3] Bu eksiklerin varlığı tek başına yeterli olmamakta, bunun yanında tüketiciye devredilen malda bulunan eksikliğin, tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran yapıda olması aranmaktadır.[4] Teknik düzenlemelerde tespit edilen niteliğe aykırılık da ayıp kavramını gündeme getirmektedir.[5]
Tüketici, satılanı sözleşme akdedilirken bilirkişiye başvurma veya büyük bir çaba gerekliliği olmadan ortalama bir insanın göstereceği dikkat ve özeni göstererek seçmek ve incelemekle yükümlüdür.[6] Bunun bir görünüş biçimi olarak alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle tespit edebileceği bir ayıp sebebiyle satıcının sorumluluğu, böyle bir ayıbın bulunmadığının ayrıca üstlenilmiş olmasına bağlanmıştır.[7] Yani maldaki ayıbın olağan bir gözden geçirmeyle anlaşılabilecek, görünür bir yapıda olduğu ihtimallerde satıcı bundan sorumlu tutulamayacaktır.
TKHK 10/1 hükmü ile tüketici lehine bir adi kanuni karine öngörülmüş, malın teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu doğrultuda tüketicinin ayıbın varlığına ilişkin ispat yükü, ayıbın teslim tarihinden itibaren altı ay geçtikten sonra ortaya çıkması şartına bağlanmıştır. Malın teslim tarihinden itibaren altı ay geçtikten sonra ortaya çıkan ayıpların ispatı ise tüketici üzerindedir. Ancak doğası gereği çabuk bozulan, çürüyen veya yok olan mallar açısından bu tür bir karinenin kabulü, malın niteliği ile bağdaşmayacağından bu gibi ihtimallerde karine uygulama alanı bulamayacaktır.[8]
C. Gözden Geçirme ve Bildirim Külfeti
Satıcının ayıptan doğan sorumluluğunun son şartı olarak ele alınacak gözden geçirme ve bildirim külfeti, TBK 223 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre alıcı, malı teslim aldıktan bulduğu ilk fırsatta satılanı gözden geçirecek ve varsa ayıba ilişkin uygun bir süre içerisinde bildirimde bulunacaktır. Bildirim herhangi bir şekil şartına tabi tutulmamış olup, yazılı veya sözlü tüm iletişim araçları kullanılabilecektir. Bununla birlikte gizli ayıbın, niteliği itibariyle olağan bir gözden geçirmeyle anlaşılamaması ancak kullanıma bağlı olarak sonradan tespit edilebilecek olması, beraberinde, bu eksikliğin fark edilmesinden hemen sonra satıcıya bildirimde bulunma külfetini getirmektedir. Süre şartına uyulmamasının hukuki sonucu ise satılanın ayıplı şekilde kabul edildiğidir.
D. Malın Ayıpsız Misli ile Değiştirilmesi Seçimlik Hakkı
Ayıba ilişkin açıklanan maddi ve şekli koşulların karşılanması kaydıyla imkânsız ve orantısız düşmediği müddetçe tüketici, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkını kullanabilecektir. Nitekim malın ayıpsız bir yenisinin mevcut olmaması ve bunun yeniden imalinin ya da tedarikinin büyük maddi külfetlere sebebiyet verecek olması, bu seçimlik hakkın hüküm ifade etmesini engelleyecektir. Satılanın değerindeki eksikliğin Bu şartlar altında tüketici, diğer seçimlik hakları olan sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilecektir. [9]
TKHK 11/2 hükmü uyarınca bu hakkın muhatabı satıcıyla sınırlandırılmamış; satıcı, üretici ve ithalatçı hakkın yerine getirilmesinde her biri ayrı ayrı olmak üzere birlikte sorumlu tutulmuşlardır. Ancak üretici ve ithalatçının, satılandaki ayıbın, kendi hakimiyet alanları dışında ortaya çıktığını ispat ederek sorumluluktan kurtulma imkanlarının bulunduğu belirtilmelidir. Kural olarak tüketicinin ayıpsız misli ile değiştirme talebinin, muhatabına yöneltildiği tarihten itibaren yerine getirilmesi talebinin, otuz iş günü içerisinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise bu süre altmış iş günüdür.[10]
Tüketicinin seçimlik haklarından biriyle birlikte tazminat talep etme hakkı da bulunmaktadır. [11] Bu anlamda tüketici, satış sözleşmesine konu malın ayıplı olması sebebiyle maruz kaldığı maddi ve manevi zararları da satıcıdan talep edebilecektir. Doğrudan zarar ile fiili zarar olan menfi zararın tazmini, dolaylı zarar ile fiili zarar ve kazanç kaybı olan müspet zararın tazmini anlaşılır.[12] Diğer seçimlik haklarda olduğu gibi ayıpsız misliyle değiştirme hakkı, malın teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. Konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise bu süre beş yıl olarak öngörülmüştür. Kanunda yer alan bu sürelerin sözleşme hükümleriyle artırılması olanak dahilindedir. Ayıp, ağır kusur ve hileli davranışlarla gizlendiği takdirde genel alacak zamanaşımını ifade eden TBK 146 hükmü uyarınca on yıllık süre içerisinde seçimlik hakkın kullanılması gerekecektir.[13]
E. Sonuç
Satılan malda açığa çıkan ayıbın varlığı, buna bağlı hakların kullanılabilmesi için tek başına yeterli olmamakta, bunun ötesinde kanunda yer alan şekli ve maddi koşulların da yerine getirilmesi aranmaktadır. Bu haklardan ayıpsız misli ile değiştirme hakkı karşısında; satıcı, üretici ve ithalatçı birlikte sorumluluk taşımakla birlikte bu değiştirme işleminin hüküm ifade edebilmesinde, muhataplar açısından orantısızlık bir güçlüğün doğmaması dikkate alınmaktadır. Son olarak tüketicinin değiştirme hakkı yanında uğradığı maddi ve manevi zararları da talep edebileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Bkz. TKHK m. 8.
[2] TKHK m. 11/1: “Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
- a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
- b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
- c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.”
[3] Yarg. 3. HD, 29.06.2021 T 2020/ 6426 E., 2021/7477 K.: “…Ayıp; maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Maddi ayıp; bir malda madden hata bulunmasıdır (Ör: Malın yırtık, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp; malın kullanımının hukuken sınırlandırılmasıdır (Ör: Malın üzerinde takyitler bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise; malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır…”
[4] TKHK m. 8/1.
[5] 4703 sayılı Kanun 3/1-j: “Teknik düzenleme: Bir ürünün, ilgili idarî hükümler de dahil olmak üzere, özellikleri, işleme ve üretim yöntemleri, bunlarla ilgili terminoloji, sembol, ambalajlama, işaretleme, etiketleme ve uygunluk değerlendirmesi işlemleri hususlarından biri veya birkaçını belirten ve uyulması zorunlu olan her türlü düzenlemeyi ifade eder.”
[6] GÜMÜŞ, Mustafa Alper, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Şerhi, C.I, İstanbul, 2014, s. 99.
[7] TBK m. 222/2.
[8] Türkiye Büyük Millet Meclisi, “6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Gerekçesi” m.10.
[9] TKHK m. 11/3: “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir…”
[10] TKHK m. 11/4.
[11] TKHK m. 11/6
[12] YAVUZ, Cevdet/ACAR, Faruk/ÖZEN, Burak, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, İstanbul, 2016, s.187.
[13] TKHK m. 12/3: “Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.”