Yoksulluk Nafakasının Sona Erme Hallerine İlişkin Bilgi Bülteni
- Giriş
Nafaka, boşanma veya ayrılık sonrasında bir tarafın diğer tarafa, altsoyuna veyahut yardım etmekle yükümlü olduğu yakınlarına belli bir süre maddi destek sağlamasını ifade etmektedir. Nafaka ile sağlanan desteğin amacı; maddi olarak desteklenme ihtiyacı olan tarafın yararını da gözeterek, tarafların ekonomik olarak dengede kalmasını sağlamaktır.
İşbu bilgi bültenimizde, nafaka türlerinden biri olan yoksulluk nafakasının sona erme hallerine değinilecektir.
- Genel Bakış
Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” şeklinde ifade edilmiştir.[1]
Yine TMK uyarınca yoksulluk nafakası aşağıdaki tabloda belirtili hallerde sona erer:[2]
Kendiliğinden |
|
Mahkeme kararı ile
|
|
- Kendiliğinden Sona Erme
- Taraflardan birinin ölümü halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer. Bununla birlikte, TMK uyarınca ölüm karinesi (hukuken ölmüş sayılma) ve gaiplik durumlarında da tıpkı ölüm gerçekleşmiş gibi nafaka yükümlülüğü sona erer.[3]
- Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer. Zira yeniden evlenen nafaka alacaklısının bakım yükümlülüğü evlilik birliği kurduğu yeni eşine geçer.[4] Buna karşılık nafaka borçlusunun yeniden evlenmesi halinde nafaka sona ermez bu durumda o olsa olsa nafakanın uyarlanmasını isteyebilir.[5]
- Kendiliğinden sona eren bu iki halin varlığında nafaka yükümlüsünün ödenen nafakanın kaldırılması için mahkemeye başvurması gerekmemektedir.[6] Yoksulluk nafakası alacaklısının öldüğüne veya yeniden evlendiğine ilişkin nüfus kaydının sunulması nafakanın kendiliğinden sona ermesi için yeterlidir.
- Mahkeme Kararıyla Sona Erme
- Evli olmaksızın fiilen evli gibi hayat sürülmesi tıpkı kendiliğinden sona erme hallerinden biri olan yeniden evlenme gibi değerlendirilmiştir. Nafaka yükümlüsünün talebi doğrultusunda, dini nikah da dahil olmak üzere, nafaka alacaklısının hayatının birlikte yaşadığı kimse tarafından idame ettirildiği ya da idame ettirilme ihtimalinin var olduğu da ispat edilirse nafaka mahkeme kararıyla ortadan kalkar. Nafaka alacaklısının resmi olarak evlenmeksizin fiilen evli gibi yaşaması tanık dâhil her türlü delil ile kanıtlanabilir.[7]
- Bir diğer hal yoksulluğun ortadan kalkmasıdır. Yoksulluğun ortadan kalkması; nafakanın sağlanma sebebi olan yoksulluğun, belirli durumların ortaya çıkması ile ortadan kalkmış olması, yani nafaka alacaklısının kendini geçindirmeye yetecek kadar bir gelirinin oluşması ile mümkündür. Nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalktığının kabul edilebilmesi için en asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunması ve gelirinin devam etmesi gerekmektedir.[8]
Nafaka alacaklısının yoksulluğunu ortadan kaldıran gelirin kaynağı bir meslek ya da sanat sahibi olması veya kendisine miras intikal etmesi gibi nedenlerle olabilir. Ancak işe girme hali ve gelir elde ettiği diğer durumlar tek seferle yetmemeli, düzenli ve nafaka alacaklısını geçindirmeye yetecek şekilde olmalıdır.
- Yoksulluk nafakasının mahkeme kararı ile kaldırılabileceği hallerden sonuncusu ise nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesidir. Nafakaya hükmedildikten sonra nafaka alacaklısının, nafaka borçlusunun onurunu kırıcı nitelikte yaşam sürdürmesi yoksulluk nafakasının bu nedenle sona erme sebebidir. Örneğin nafaka alacaklısının evlilik dışı çocuk doğurması, sürekli alkol tüketmesi ve olay çıkarması, kumar oynaması, yüz kızartıcı suçlar işlemesi, uyuşturucu ticareti yapması gibi toplum değerlerine açıkça aykırı hallerin mevcut olması gibi haller böyledir.
- Belirtelim ki yukarıda zikredilen hallerden birinin varlığı kanıtlandığı takdirde, hâkim, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar vermekle yükümlüdür. Zira ilgili kanun hükmünden de[9] mahkeme kararıyla kaldırılır ifadesinden hâkimin bu hususta takdir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.[10]
- Sonuç
İşbu bilgi bültenimizde, yoksulluk nafakasının sona erme hallerinden bahsedilmiştir. TMK gereğince ancak kişiye sağlaması gereken amaca göre yoksulluk nafakasından faydalanılması mümkündür. Şayet söz konusu amaç şu ya da bu şekilde ortadan kalkmışsa, durumun gereğine göre kendiliğinden ya da mahkeme kararıyla nafaka sona erer.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 175
[2] 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 176
[3] ERSÖZ, Oğuz, “Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı: 12, 2018, s.479.
[4] KAÇAK, Nazif, Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi Tazminat ile Yoksulluk Nafakası, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2006, s. 173. ÖZTAN, s. 853.
[5] DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ S:155; DEMİR s:101.
[6] ERSÖZ, “Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı: 12, Aralık 2018
[7] ÖZUĞUR, s. 302; ‘’ İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. ( TMK.m.176/3) Davalı kadının gayrı resmi evli olarak başka biriyle yaşadığı tanık beyanlarından anlaşılmakta olup, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’’ (Yargıtay. 2. HD. T. 17.05.2006, E. 1415, K. 7669), Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, (E.T.: 18.04.2018).
[8] “… Somut olayda; tarafların 27.01.2011 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, davalıya aylık 300.00.- TL yoksulluk nafakası bağlandığı, davalı kadının geçici işçi olarak otelde çalıştığı, 900.-TL maaş aldığı ancak çalışmalarının sürekli olmadığı anlaşılmaktadır. Davalının aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediği gibi işinin devamlı ve güvenli olacağı da belli değildir. Davalının yoksulluğunun ortadan kalktığının kabul edilebilmesi için; asgari ücret düzeyinin üzerinde gelirinin bulunması ve gelirinin devam etmesi gerekmektedir. O halde, mahkemece; nafaka alacaklısı kadının yoksulluğunu ortadan kaldırır şekilde gelir elde etmediği ve düzenli gelir getiren bir işinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay. 3. HD. T. 06.03.2017, E. 2016/9614, K. 2017/2483), Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, (E.T.: 18.04.2018).
[9] Bkz: Türk Medeni Kanunu madde 176/3
[10] DURAL / ÖĞÜZ / GÜMÜŞ, s. 155-156; OKYAR KARAOSMANOĞLU, s. 429.