Taleple Bağlılık İlkesi Hakkında Bilgi Bülteni
A.Giriş
Medeni yargılama hukukundaki önemli ilkelerden bir tanesi olan taleple bağlılık ilkesi, hakimin, tarafların talepleriyle bağlı olduğunu, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremeyeceğini; ancak duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceğini ifade eder.[1] Taleple bağlılık ilkesi, doğrudan kanundan doğmuş bir ilke olup, sınırları açık bir şekilde belirtilmiştir.[2]
İşbu bilgi bülteninde, medeni yargılamanın üzerine kurulduğu önemli ilkelerden biri olan “hakimin taleple bağlılığı” ilkesi hakkında bilgiler verilecektir.
B. Hakimin Tarafların Talebi İle Bağlı Olması
Kanunun açık lafzına göre taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam; taraflardan birinin talep etmediği bir husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre hâkim, tarafların dilekçelerinde talep edilen hususları karşılar.
Tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği hususu ise dava dilekçesine bakılarak tespit edilir.[3] Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur.[4] Örnek vermek gerekirse ödünç eşyanın iadesi talep edilmişken, hâkim tazminata karar veremez.[5]
Taleple bağlılık kuralının taşıdığı anlamlardan bir diğeri, tarafın talep ettiğinin fazlasına mahkemenin karar verememesidir.[6] Bu anlamda taraflardan biri maddî hukuk sahasında var olan hakkının sadece bir kısmını usuli talep olarak açtığı davada ileri sürmüş ise hâkim, talep edilenin üzerinde bir şeye karar veremeyecektir.[7] Örneğin davacı talep sonucunu 1.000 TL olarak belirlemiş ise hakim, yaptığı değerlendirme neticesinde davacıya 2.000 TL ödenmesine hükmedemez.
Taleple bağlılık ilkesi kapsamında hakimin talep edilenden fazlasına karar verememesi hususu, yalnızca yukarıda verilen örnek ile sınırlı değildir. Talep edilenden miktardan farklı bir miktara hükmedilememesi haricinde; davacı, davalıdan belirli bir zaman dilimine bağlı olarak edimini yerine getirmesini dava ettiğinde, hâkimin söz konusu zaman dilimine bağlı olmaksızın edimlerin (borç kalemlerinin) yerine getirilmesine karar vermesi ya da davacı sadece tespit davası açmışken hâkimin ifaya karar vermesi de yine bu ilkeye aykırılık teşkil edecektir.[8]
Taleple bağlılık ilkesinin bir diğer görünüşü de hakimin, tarafların talep ettiklerinden farklı bir hususta karar veremeyecek olmasıdır. Bu anlamda hakim tarafından farklı bir şeye karar verilmiş olunup olunmadığının tespiti için bakılması gereken husus, talep eden kişinin gerçek iradesi ile mahkemenin verdiği sonuç kısmının aynı olup olmadığıdır.[9]
Taleple bağlılık ilkesinin istisnası ise hakimin, taraflardan birinin talep ettiğinden daha azına karar verebilecek olmasıdır. Bu istisnanın çıkış noktası ise, bir diğer önemli ilke olan “Çokta azlık saklıdır” ilkesidir.
Bazı durumlarda davalı taraf, davacının talep ettiği miktardan daha az bir miktarda borçlu olabilir. Böyle durumlarda her halükârda yargılamanın niteliği gereği maddi gerçeğe uygun olan borç miktarına hükmedilebileceğinden hakim, davacının talep miktarına değil, gerçek borç miktarına hükmedebilecektir. Sonuç olarak da hakim, talep edilenin daha azına karar vermiş olacaktır.
Unutulmamalıdır ki hakim, her zaman tarafların talepleri ile bağlı değildir. Hakimin, taleple bağlılık ilkesi uyarınca sorumlu olmadığı ayrık durumlar ise kanunun ilgili maddelerinde tahdidi olarak açıkça belirtilmiştir.[10] Kanunda açıkça belirtilen durumlarda hakim, tarafların talepleriyle bağlı olmayıp talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedebilecektir.
C.Taleple Bağlılık İlkesinin İhtiyati Tedbir İstemi Yönünden Değerlendirilmesi
Taleple bağlılık ilkesi, yalnızca davacının talep sonucu yönünden değil, aynı zamanda yargılama aşamasında maddi gerçeğe ulaşılabilmesi adına gereken ve yine taraflarca talep edilmesi gereken ihtiyati tedbir talepleri yönünden de geçerlidir. Bu anlamda hakim, tarafların ileri sürdüğü tedbir talepleriyle bağlı olacaktır. Mahkeme, tedbire hükmedip hükmetmemek konusunda takdir yetkisine haiz olmakla birlikte, tarafların iradesine delalet edecek bir şekilde dahi olsa, talep edilen tedbir dışında başka nitelikte bir tedbire hükmedemez.
Örnek vermek gerekirse, taraflardan biri tarafından ihtiyati tedbir talep edilmişse hakim, ihtiyati tedbir yerine ihtiyati hacze hükmedemez. Hakimin yalnızca talep edilen ihtiyati tedbire karar verilip verilmeyeceği hususunda takdir yetkisi bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay görüşü de bu yöndedir.[11]
D.Sonuç
Yargılamanın hukuka uygun bir şekilde sürdürülebilmesi için ortaya çıkan hukuk ilkelerinden bir tanesi olan taleple bağlılık ilkesi, mahkemenin tarafların taleplerine uygun bir şekilde hareket etmeleri gerektiği anlamına gelmektedir. İşbu bilgi bülteninde, söz konusu hukuki ilke derinlemesine incelenerek konu ile alakalı bilgiler verilmiştir. Konu ile ilgili herhangi bir sorunuz olması durumunda her zaman bizlerle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Habip, O. Ğ. U. Z. (2016). Taleple Bağlılık İlkesi Bakımından Yargıtay’ın Bir Kararının İncelenmesi. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, (8), s.301.
[2] 6100 Numaralı, 4/2/2011 Tarihli, 27836 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, m.26.
[3] Habip, O. Ğ. U. Z. (2016). Taleple Bağlılık İlkesi Bakımından Yargıtay’ın Bir Kararının İncelenmesi. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, (8), s.309.
[4] Ibid, s.309
[5] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2012/241 E. , 2012/446 K. , 04/07/2012 T.
[6] Karafakih, Hukuk, s. 74; Kuru/ Arslan/ Yılmaz, Medenî, s. 304; Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, Medenî, s. 219.
[7] Meriç, N. (2016). Medeni Yargılama Hukukunda Tasarruf ve Taleple Bağlılık İlkesinin Kapsamı Ve Bazı Güncel Kararların Değerlendirilmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 4(2), s.38.
[8] Ibid, s.38.
[9] Schreiber, s. 192.
[10] 4721 Numaralı, 22/11/2001 Tarihli, 24607 Sayılı Türk Medeni Kanunu, m.160 , 170/3, 184.
[11] Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, 2014/10837 E. , 2015/1180 K. , 25/02/2015 T.