Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkına İlişkin Bilgi Bülteni
- Giriş
Özel hayatın gizliliği, temel hak ve hürriyetlerden birisi olup Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilgili maddesinde[1] düzenlenmekte ve Anayasal koruma altına alınmaktadır. Söz konusu maddenin ilk cümlesine göre; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
Anayasal koruma altındaki bu temel hakkın üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ise hakkı ihlal edilen tarafın manevi tazminat hakkının doğacağı kabul edilmektedir. İşbu bilgi bülteninde özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı ihlal edilen kişilerin üçüncü kişiler aleyhine doğan manevi tazminat hakkı ve bu hakkın sınırları incelenecektir.
- Genel Olarak Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakları
Özel hayat olarak nitelendirilen kavramın sınırları son derece geniş olmakla birlikte özel hayata saygı hakkı, geniş anlamda dört ana alt unsur altında incelenebilir. Bu unsurlar; Kişisel Verilerin Korunması, Konuta Saygı Hakkı, Haberleşme Hürriyeti ve Aile Hayatına Saygı Hakkı olarak sıralanabilir.[2]
Bu alt unsurların her biri kendi içerisinde son derece öneme sahip olmasının yanında her biri Anayasa ile koruma altına alınmış, hatta bazıları hakkında özel kanunlar dahi düzenlenmiştir.[3] Bununla birlikte işbu bilgi bülteninin konusunu oluşturan Aile Hayatına Saygı Hakkı ise Özel Hayata Saygı Hakkı’nın alt unsurlarından bir tanesi olsa da hukukumuzda aile kurumunun kutsal kabul edilmesi ve koruma alanının geniş olması sebepleriyle son derece önem arz etmektedir.
Tıpkı özel hayat gibi, aile hayatının da üçüncü kişilerin haksız müdahalelerinden korunması gerekmektedir. Aile hayatının korunması, kişilerin ailevi ilişkilerini özgürce sürdürebilmeleri anlamına gelmekle birlikte bu husus ancak özel hayat ve aile hayatının gizliliğinin sağlanması ile mümkün olabilir. Dolayısıyla aile hayatının gizliliğinin ihlal edilmesi, bunun sağlanmasını engelleyeceğinden aile hayatına bir müdahale teşkil etmektedir.[4]
Aile hayatına saygı hakkının ihlali olarak nitelendirilebilecek somut olaylar ise sınırlı sayıda değildir. Somut olayın özelliklerine göre aile hayatının ihlali söz konusu olabilir. Öyle ki; hakkı ihlal eden 3.bir kişi olabileceği gibi devletin kendisi de olabilmektedir. Örneğin çeşitli Anayasa Mahkemesi kararlarında; hakkında sınır dışı etme kararı bulunan bir kişinin söz konusu ülkede bir aile yaşamının bulunduğunun tespiti halinde, elbette ki somut olayın özellikleri de göz önüne alınarak; kişinin eşinin, küçük çocuklarının veya istisnai durumlarda birlikte aile hayatı sürdürdüğü başka kişilerin yaşadığı ülkeden sınır dışı edilmesinin özel ve/veya aile hayatına müdahale teşkil edeceği belirtilmiştir.[5]
Yine başka bir kararda[6]; cinsiyet değiştirme ameliyatı olmak isteyen başvurucunun, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) yer alan[7] “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksunluk” koşulunun Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüş, söz konusu kararda; cinsiyet değişikliğinin ilgili koşula bağlanmasının özel hayat ve aile hayatının gizliliği, ayrıca kişi dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığın bütünlüğü haklarını ihlal ettiği belirtilerek söz konusu hükümler iptal edilmiştir.
Başka bir örnekte de Anayasa Mahkemesi; soy bağının reddi davasında diğer ilgililerin dava hakkını düzenleyen TMK hükmünün[8] “baba olduğunu iddia eden kişi” yönünden özel hayat ve aile hayatına saygı hakkına aykırı olduğuna karar vermiştir.[9]
Başka bir durum ise; toplumda üne sahip kişilerin özel hayatı ve aile hayatının toplumda merak uyandırması ve bu merakın karşılanmasına yönelik çeşitli basın mensuplarınca gerçekleştirilebilecek eylemlerin de kişinin özel hayatı ve aile hayatına saygı haklarının gerçek kişi 3.kişilerce ihlal edilmesine verilebilecek örneklerden bir tanesidir. Yukarıda da izah edildiği üzere söz konusu haller sınırlı olmamakla birlikte çoğaltılabilir.
- Hakkın İhlal Edilmesi Halinde Manevi Tazminat Hakkı
Temel hak ve özgürlüklerden bir tanesi ise kişilik haklarına saygı gösterilmesi ve kişinin manevi varlığının korunmasını isteme hakkıdır. Nitekim bu temel hak da Anayasal koruma alanındadır. Buna göre; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” [10]
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki; kişilik haklarından olan özel hayat ve aile hayatına saygı hakkının üçüncü kişilerin müdahale edici eylemleriyle ihlal edilmesi, hakkı ihlal edilenin kişilik haklarının zedelenmesine ve bu doğrultuda manevi zarara uğramasına yol açmaktadır.
Manevi zarara uğratılmak suretiyle kişilik hakları zedelenenlerin ise bu zararlarının bir nebze de olsa telafisinin sağlanması amacıyla, kişilik haklarını ihlal edenlere karşı manevi tazminat hakkı bulunmaktadır. Nitekim 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) ilgili maddesine göre[11] “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Özel hayata ve aile hayata saygı hakkının korunabilmesi için, öncelikle özel hayat ve aile hayatının gizliliği sağlanmalıdır. Özel hayat ve aile hayatının gizliliği ise kişilik haklarını bir devamı niteliğindedir. Nitekim bu husus T.C. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili sayılı kararında açıkça kabul edilmiştir.[12]
Bu doğrultuda özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı ihlal edilen kişilerin, haklarını ihlal eden 3.kişilere karşı manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Hakkı ihlal edilen tarafça 3.kişilere karşı açılabilecek bu manevi tazminat davası ise TBK ve genel hükümler çerçevesinde görülecektir
- Sonuç
Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı, temel hak ve özgürlüklerden bir tanesi olup kişilik haklarının devamı niteliğindedir. Bu haklar, Anayasa tarafından koruma altına alınmıştır. Kişilerin yalnızca var olmasından ötürü kendiliğinden mevcut olan kişilik haklarının 3.kişilerce ihlal edilmesi sonucu ise, hakkı ihlal edilen herkesin manevi varlığın korunması hakları çerçevesinde haklarını ihlal eden 3.kişilere manevi tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.
Önemle belirtmek gerekmektedir ki açılacak olan bu dava genel hükümlere göre yürütülecek bir dava olup ihlal halleri sınırlı sayıda olmadığından somut olayın özelliklerine göre çoğaltılabilecektir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.20.
[2] Korkmaz, A. (2014). İnsan hakları bağlamında özel hayatın gizliliği ve korunması. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2014(3), s. 100-101.
[3] Bkz. 6698 Sayılı Kişisel Verilen Korunması Kanunu.
[4] Korkmaz, A. (2014). İnsan hakları bağlamında özel hayatın gizliliği ve korunması. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2014(3), s. 100.
[5] Bkz. Peri Kırık Başvurusu, B. No: 2015/19795, 9/1/2019, § 35; Aısulu Aldenova Başvurusu, B. No: 2018/10055, 16/3/2022, § 24, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr. E.T. 08.07.2024
[6] T.C. Anayasa Mahkemesi, 2017/130 E. 2017/165 K. 29/11/2017 T. (cinsiyet değişikliğinin biyolojik olarak üreme yeteneğinden sürekli yoksun bulunma şartına bağlanması ve bu şartı karşılamayan davacının bundan sonraki hayatına cinsiyet değişikliği yapamadan devam etmesinin kendisinden beklenememesi ve cinsiyet değişikliği yapamadan yaşamaya zorlanamayacağı bu durumun anayasanın özel hayatın gizliliği ve kişinin dokunulmazlığı ile ilgili 17. ve 20. maddelerine aykırı olduğu düşünülerek 4721 sayılı Yasanın 40/2 maddesi’nde yer alan “ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğu” cümlesinin anayasanın 10., 17 ve 20. maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle iptalinin talep edilmesine karar verilmiştir.)
https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/DilekcePDF/2017-165-nrmd.pdf
E.T. 09.07.2024
[7] Bkz: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu madde 40/2
[8] Bkz: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu madde 291
[9] T.C. Anayasa Mahkemesi, 2023/135 E. 2024/18 K. 21/01/2024 T. (Baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açması için öngörülen şartların gerçekleşmediği durumda anılan davanın kayyım veya ergin olduktan sonra çocuk tarafından açılabilmesi baba olduğunu iddia eden kişi yönünden etkili başvuru hakkı bağlamında güvence sunmamaktadır. Nitekim etkili başvuru hakkı, baba olduğunu iddia eden kişinin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını davacı sıfatıyla yargı mercileri önünde ileri sürebilmesini gerektirmektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2023/37, K.2023/140, 26/7/2023, § 23). 45. Bu itibarla baba olduğunu iddia eden kişinin babalık karinesinin çürütülmesine ilişkin iddialarını yargı mercileri önünde ileri sürebilmesini iradesi dışında gerçekleşebilecek şartlara bağlayan kural özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkını ihlal etmektedir.)
https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/2024-18-nrm.pdf
E.T. 09.07.2024
[10] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.17/1.
[11] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, m.58.
[12] T.C. Anayasa Mahkemesi, 1986/24 E. 1987/8 K. 31/3/1987 T. (Özel hayatın korunması her şeyden önce bu hayatın gizliliğinin korunması, başkalarının gözleri önüne serilmemesi demektir. Orada cereyan edenlerin yalnız kendisi veya kendisinin bilmesini istediği kimseler tarafından bilinmesini istemek hakkı, kişinin temel haklarından biridir. Bu niteliği sebebiyledir ki, özel hayatın gizliliğine dokunulmaması, insan haklarına ilişkin beyanname ve sözleşmelerde korunması istenilmiş, ayrıca tüm demokratik ülke mevzuatında açıkça belirlenen istisnalar dışında bu hak devlet organlarına, topluma ve diğer kişilere karşı korunmuştur. İnsanın mutluluğu için büyük önemi olan özel hayata saygı gösterilmesi hakkı onun kişiliği için temel bir hak olup yeteri kadar korunmadığı takdirde kişilerin ve dolayısıyla toplumun kendini huzurlu hissedip güven içinde yaşaması mümkün değildir. Bu nedenlerle söz konusu gizliliği çeşitli biçimde ihlal eylemleri suç sayılarak ceza yaptırımlarına bağlanmıştır.)
https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/1987-8-nrm.pdf
E.T. 08.07.2024