18 Yaşını Dolduran Çocuğun Anne ve Babadan Nafaka İstemi Hakkında Bilgi Bülteni
- Giriş
Hukukumuzda boşanma durumunda tarafların en önemli talep konularından biri de velayet hakkına ilişkin taleplerdir. Bir boşanma davası açıldığında bu dava ile birlikte velayet talebi ileri sürülebileceği gibi, boşanmadan sonra ayrı bir velayet davası açılması, evlilik birliği içerisinde dünyaya gelmemiş çocuklar için salt velayet talepli dava açılması ya da durumun değişmesi halinde velayetin değiştirilmesi talepli davalar açılması mümkündür. Tüm bu davalarda velayete ilişkin olarak en önemli taleplerden biri, müşterek çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesidir. Zira tarafların müşterek çocuklarının bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve babası tarafından karşılanması kanuni düzenleme altına alınmıştır. Ebeveynlerin bakım yükümlülüğü, kural olarak müşterek çocuk ergin oluncaya kadar devam etmektedir. Ancak müşterek çocuk 18 yaşını doldurduktan sonra bu nafaka yükümlülüğünün devam edip etmeyeceği sorusu sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Hukukumuzda çocuğun nafaka hakkı, velayet sahibi ebeveyne ödenen iştirak nafakasından ibaret olmayıp, doğrudan ergin çocuk tarafından anne ve babasından “eğitim nafakası” veyahut “yardım nafakası” taleplerinde bulunabilmesi mümkündür. İşbu bilgi bülteninde; 18 yaşını dolduran çocuğun anne ve babasından nafaka istemi hakkında detaylı bilgi verilecektir.
- Çocuğun Nafaka Hakkı
Nafaka alacaklılığı, çocuğun bireyselliğinin bir parçasıdır. Hukukumuzda, çocuk kendisini dünyaya getiren ana ve babasından bakım parası isteyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır. Ana ve babanın bu nafaka yükümü sosyal yardım ve dayanışma düşüncesinden kaynaklanır; onların velayet hakkından bağımsızdır.[1]
Kanunumuzda, ana ve babanın çocuğa bakma yükümlülüğünün çocuk ergin oluncaya kadar devam ettiği, ancak çocuk ergin olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, söz konusu yükümlülüğün eğitimi tamamlanana kadar devam edeceği düzenlenmiştir. Ayrıca eğitimi devam etmese dahi, salt altsoy olması ve yoksulluğa düşme tehlikesi altında bulunması nedeniyle de çocuğun, üstsoyundan nafaka isteminde bulunması mümkündür.
B.1. Eğitim Nafakası
Eğitim nafakasına ilişkin kanuni düzenlemede bahsi geçen eğitim, çocuğun ekonomik bağımsızlığını kazanması için gerekli olan mesleki eğitimdir.[2] Bu bağlamda lisans eğitiminin, nafaka talebi kapsamında olduğu açıktır. Ayrıca yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, lisans eğitimini tamamlayan ancak yüksek lisans eğitimine devam eden ergin çocuğun da bu kapsamda ana ve babasından nafaka talep edebilmesi mümkün görülmektedir.[3] Buna karşılık, doktora eğitiminin bu kapsamda olmadığı kabul edilmektedir.[4]
Ergin çocuğun eğitim nafakası talebi yalnızca bir okul veyahut üniversitede eğitimine devam etmesi ile de sınırlı değildir. Zira yukarıda açıklandığı üzere eğitimden kast edilen, çocuğun kendi parasını kazanmasını sağlamaya, onu sosyal ve ekonomik açıdan kendi kendine bakabilen bir yetişkin haline gelmesini sağlamaktır. Bu bağlamda, çocuğun meslek edinmesi için gerekli olan KPSS gibi sınavlara hazırlık kurs ve sair masrafları da bu nafaka talebi kapsamında değerlendirilmektedir.[5]
B.2. Yardım Nafakası
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya dair bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir sebeple zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu sebeplerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.[6]
Yardım nafakası, soy bağına dayalı olarak düzenlenmiş bir nafaka türü olup üstsoy, altsoy ve kardeşler için öngörülmüştür. Bu noktada nafaka talebinde bulunacak çocuk açısından soy bağının doğumla ya da kan hısımlığı ile kurulması şart değildir. Yani evlat edinilen çocuğun da kendisini evlat edinen ebeveynlerinden yardım nafakası talebinde bulunması mümkündür. Ayrıca evlilik birliği dışında doğan çocuklar açısından da aynı durum geçerli olup, tanıma yolu ile soy bağı kurulduğu takdirde çocuk, babasından da yardım nafakası talebinde bulunabilmektedir.
Bu nafakanın talep edilebilmesi için esas alınacak ölçüt, yukarıda sayılan yakınlık derecelerindeki kişilerin, yardım nafakası almadığı takdirde yoksulluğa düşecek olmasıdır. Yani geçimini sağlaması için yeterli başka bir gelir kaynağının bulunmaması gerekmektedir. Bu bağlamda 18 yaşını doldurmuş olan çocuk, eğitim nafakasının koşullarını sağlamıyor ve kendi hayatını sürdürmesi için yeterli bir geliri bulunmuyor ise anne ve babasından yardım nafakası talebinde bulunabilmektedir.
- Nafaka Yükümlüsü ve Nafaka Miktarı
18 yaşından büyük çocuğuna yukarıda sağlanan şartlara göre anne ve babasının nafaka yükümlüsü olabilmesi için, refah içinde bulunmasına gerek yoktur; ödeme gücünün bulunması yeterlidir.[7] Nafaka miktarı, onu ödemekle yükümlü olan kişinin ödeme gücü, çocuğun ihtiyaçları, anne ve babanın bakmakla yükümlü olduğu başka kişiler bulunup bulunmaması gibi hususlar bir arada göz önünde bulundurularak belirlenir.
Nafaka ödeyecek kişinin geçim sıkıntısı içerisinde düşmemesi ya da sorumluluğu altında bulunan diğer kişilerin bakımını engellememesi gerekmektedir. Zira ana ve babanın çocuklarına bakım yükümlülüğü, yukarıda açıklanan ergin çocuğun nafaka hakkından önce gelmektedir.
Tüm bu hususlar bir arada gözetilerek hem talepte bulunan çocuk hem de ödeme yapacak anne veya baba açısından uygun bir nafaka miktarı belirlenmektedir.
- Nafaka Davası
Boşanma durumunda Mahkemece karara bağlanan iştirak nafakasının, çocuğun ergin hale gelmesi ile doğrudan eğitim nafakası ya da yardım nafakasına dönüşmesi ve bu şekilde devam etmesi söz konusu değildir. Eğitim nafakası ya da yardım nafakası taleplerinin ileri sürülmesi, ancak bizzat ergin çocuk tarafından dava açılması ile mümkündür. Bu dava, ana veya babadan yalnızca birine karşı açılabileceği gibi, her ikisine karşı da açılabilir. Bu davada, görevli mahkeme, aile mahkemesidir; yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.[8]
Bu dava bakımından herhangi bir süre şartı söz konusu değildir. Açılan davada, davalı ana veya babanın, davacı ergin çocuğuna nafaka ödemesine karar verilmesi halinde, nafaka davanın açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. Zira hüküm, dava tarihindeki şartlar esas alınarak kurulmaktadır. Ancak nafaka borcu karar tarihi itibariyle muaccel olmaktadır. Bu nedenle faiz, karar tarihinden itibaren talep edilebilmektedir. Muaccel olan nafaka alacağı, on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.[9]
- Sonuç
Anne ve baba, dünyaya getirdikleri çocuğun bakım ve gözetimini sağlamakla yükümlüdür. Bunun için gerekli olan giderler de yine ebeveynlerin yükümlülüğü altındadır. Kural olarak bu yükümlülükler, çocuk ergin oluncaya, yani 18 yaşını dolduruncaya kadar devam etmektedir. Ancak belirli şartların mevcut olması halinde 18 yaşını doldurmuş olan çocuk, anne ve babasından, taraflardan birinin yerleşim yerindeki aile mahkemesinde açacağı dava ile nafaka talebinde bulunabilmektedir. Bu bağlamda; çocuğun 18 yaşını doldurmuş olsa da eğitimine devam etmesi, henüz kendi geçimini sağlaması için yine eğitim yolu ile bir meslek edinmesinin gerektiği hallerde anne veya babasından eğitim nafakası talebinde bulunması mümkündür. Ayrıca 18 yaşını doldurmuş çocuğun eğitimine devam etmesi durumu söz konusu olmasa dahi, anne ve babasının yardımı olmadan yoksulluğa düşecek durumda bulunması halinde bu kez yardım nafakası adı altında talepte bulunabilmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Rona, Serozan: Çocuk Hukuku, İstanbul 2005, s.112 vd.
[2] Türkmen, Ahmet: “Eğitim Nafakası (TMK md. 328/II)”, Yaşar Üniversitesi Dergisi, Cilt:8, Prof. Dr. Aydın Zevkliler’e Armağan Özel Sayısı, 2013, s. 2714.
[3] Yargıtay 3. HD., 19.10.2015, 2015/8392 Esas, 2015/16069 Karar.
[4] Türkmen, s. 2722.
[5] Yargıtay 3.HD. 2016/ 15392 Esas, 2017 / 6543 Karar. “Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Somut olayda, davalı üniversite mezunu ise de; dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibariyle ülkemiz şartlarında hemen iş bulma imkânında olmadığı, işe girebilmek için davalının KPSS kursuna gittiği ve davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğu anlaşılmakla; nafakanın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
[6] Yargıtay 3. HD., 20.6.2017, 2017/18287 Esas, 2017/10525 Karar.
[7] Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Mustafa Alper: Türk Özel Hukuku Cilt: III: Aile Hukuku, 13. Basım, Filiz Kitabevi, İstanbul 2018, s. 1773.
[8] Tuba Birinci Uzun, “Eğitimine Devam Eden Ergin Çocuğa Ödenen Nafakanın Bazı Yargıtay Kararlarında Yardım Nafakası Olarak Nitelendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 2, 2018, s.99.
[9] Bozdağ, Gonca Gülfem: Türk Hukukunda ve Uluslararası Hukukta Nafaka, 1. Basım, Yetkin Yayınları, Ankara 2015, s. 114.