Hatalı Tutulan Trafik Kaza Tutanaklarına Karşı İtiraz Yolları Hakkında Bilgi Bülteni
- Giriş
Kaza tespit tutanağı, trafikte iki veya daha fazla aracın maddi hasarlı bir kazaya karışmaları akabinde, sigorta şirketi ya da polise gerek kalmadan tarafların anlaşması sonucu aralarında düzenlemiş; yol ve çevre şartlarını, trafik kazasının oluş nedenlerini, iz ve delillerini, tarafların davranış şekillerini, sürücülere, araca ve diğer yol kullanıcılarına ait bilgilerini ve kazanın krokisi ve özetini içeren bu doğrultuda ise hasar tespitini belirleyecek resmi tutanaktır.[1]
Trafik kaza tespit tutanağının nasıl tutulmuş olduğu belgenin geçerliliği açısından son derece önem arz etmektedir. Tutanakta tarafların imzalarının eksik olması, kazanın oluş şeklinin yanlış çizilmesi, poliçe numarasının yazılmaması gibi eksiklikler bulunması durumunda tutanağın geçerliliğini etkileyecek ve tutanak hatalı tutulmuş olacaktır.
İşbu bilgi bültenimizde maddi hasarlı trafik kazalarında hatalı tutulan trafik kaza tespit tutanağına karşı izlenilebilecek yollardan bahsedilecektir.
- Genel Olarak Hatalı Tutulan Trafik Kaza Tespit Tutanağına Karşı İzlenebilecek Yollar
Trafik kazası tespit tutanağı taraflar tarafından tutulabilir ancak belirli şartların mevcudiyeti halinde emniyet veya jandarma ekipleri tarafından da düzenlenmektedir. Trafik kazası maddi hasarlı bir kaza değilse, sürücüler 18 yaşından küçük ve ehliyet sahibi değilse, yaralanma veya ölümle sonuçlanmış bir kaza mevcut ise, kazada kamu malına zarar verilmiş veya kazaya karışan sürücülerden herhangi birinin alkol veya uyuşturucu kullanması araçlardan birinin kamu aracı olması hallerinden biri[2] mevcut ise tutanak taraflar yerine emniyet veya jandarma ekipleri tarafından tutulmalıdır.
Trafik kazası tespit tutanağı düzenlenirken tutanakta belirtilen tüm alanların[3] eksiksiz şekilde doldurulması ve kazaya ilişkin bilgilerin doğruluğunu gösterir imzaların atılmış olması gerekmektedir. Aksi halde tutanağa itiraz mümkündür. Trafik kazası tespit tutanağına itiraz yolu elde edilmek istenen amaca ve kaza tespit tutanağının tutulma şekline göre değişkenlik göstermektedir.
Kazanın gerçekleşmesinin ardından tutanak ve kazaya ilişkin fotoğrafların sigorta şirketine gönderilmesi gerekmektedir. Sigorta şirketi ise ilgili evrakları Sigorta Bilgi ve Gözlem Merkezi’ne gönderir ve kusur oranı kazanın türüne ve kaza tespit tutanağında belirtilen bilgilere göre hesaplanır. Sigorta şirketi ise kazada sürücülerin hangi oranda kusurlu olduğunu belirtir. Kusur oranına ilişkin bir itiraz mevcut ise Sigorta Bilgi ve Gözlem Merkezi’ne, sigorta şirketinin belirttiği rapora 5 gün içerisinde itirazda bulunulabilir.
“Sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler veya sigorta ettiren ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim
Komisyonu oluşturulur.”[4] Eğer bir hakem kararı mevcut ise hakem kararının taraflara bildiriminden itibaren 10 gün içerisinde kusur oranına karşı itiraz mümkündür.
İtiraz usulünde ise; Sigorta Tahkim Komisyonu’nun internet sitesinde yer alan başvuru formunun doldurulması, gerekli başvuru ücretini yatırması ve bunu gösterir dekontun sunulması gerekmektedir.
Ayrıca kolluk tarafından düzenlenen tutanaktaki kusur oranına itiraz da mümkündür. Öncelikle kusur oranına itiraz Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne yapılabilir. Tutanağa ek olarak para cezasının da mevcut olması halinde tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde sulh ceza mahkemesine itiraz yolu bulunmaktadır. [5]
Buna ek olarak kazada kusurun bulunmaması veyahut hatalı yer alması gibi nedenlerle hukuki yararın bulunması durumunda kamera kayıtları, kaza izlerinin görüntüsü gibi deliller toplanıldıktan sonra tespit davası açılabilmektedir. Kaza tespit tutanağına itiraz için deliller toplandıktan ve dava açıldıktan sonra mahkemeden olay yerinde tespit yapılması için keşif istenilir. Toplanan bu deliller mahkemenin belirlediği alanında uzman bilirkişiler tarafından incelenir ve bir bilirkişi raporu olarak sunulur. Buna ilişkin karar taraflara ve sigorta şirketine bildirilerek hak kaybı yaratmasının önüne geçilir.
Bir başka yol olan dava açılmadan veya delillerin sunulması aşamasına gelinmeden önce, delillerin kaybolma riski ya da sunulmasıyla ilgili zorluklar yaşanmasının önüne geçmek amacıyla delillerin hemen incelenip kayıt altına alınması delil tespiti olarak adlandırılmaktadır.[6]
Tespit davasında hukuki durumun kurulması, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması amaçlanmaktayken; delil tespitinde ise maddi olayların belirlenmesi amacıyla yapılan bir işlem bulunmakta ve bu tespit ile ilgili davayla doğrudan bağlantı oluşturmaktadır. Delil tespitinin mahkeme kararları kesin hüküm oluşturmaması nedeniyle bağımsız bir dava konusu olamaz ve ıslah yoluyla bir dava haline dönüştürülemezdir.[7] Ancak tespit davası sonucunda verilen karar kesin hüküm niteliği taşımakta ve aynı amaca ilişkin farklı usullere sahiplerdir.[8]
- Yaralamalı veyahut ölümlü bir kaza mevcut ise;
Yaramalı kazalarda maddi hasarlı kazalarda olduğu gibi kaza tespit tutanağı düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Yaralama veyahut ölüm[9] durumlarında maddi hasarlar haricinde bedeni zararlarla[10] ilişkin talepler ve Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçu gibi suçlar oluşmaktadır.[11]
Yaralamalı bir trafik kazası gerçekleşmesi halinde, bu durumun tespiti için adli muayene raporu almanız gerekmektedir. Bu rapor hastaneye doğrudan başvurarak alınabileceği gibi savcılık, polis veya jandarma tarafından yönlendirilerek de temin edilebilir. Daha önce de belirtildiği üzere yaramalı kaza tespit tutanakları, polis ya da jandarma tarafından tutulduktan sonra soruşturma dosyasında delil olmak üzere ilgili birime gönderilecektir.
Yaramalı kaza tespit tutanaklarına itiraz da mümkün olup soruşturma aşamasında kusur durumuna ilişkin itirazı belirtir bir dilekçe ile Cumhuriyet Başsavcılıklarına; kovuşturma aşamasında ise itirazı dilekçe yolu ile ya da duruşmalar ve sözlü beyanlarla yapılabilmektedir. Yaramalı trafik kazalarında itiraz için delil tespit davaları da açılabilmektedir. Yaramalı kazalarda yapılan itiraz yöntemi ölümlü kazalar içinde geçerlidir.
Trafik kazasının ardından sigorta şirketine maddi tazminat başvurusunda bulunabilmek için Kaza tespit tutanağı, tarafların ehliyet ve ruhsatları, yaralanan kişinin hastanede gördüğü tedavi ve yatışlara ilişkin hasta dosyası, savcılık dosyasında bulunan bilirkişi raporu ve maluliyet raporu gibi bazı evrakların hazırlanıp sigorta şirketine yapılacak bir başvuru ile sunulması gerekmektedir. Yapılan başvuru için sigorta şirketinin cevap süresi on beş gün olmakla birlikte, On beş günlük süre içerisinde sigorta şirketi olumlu veya olumsuz dönüş yapılmadığı takdirde dönüş alınamayan dosyaların sonraki süreci dava yolu ile ilerlemektedir.
Ayrıca Karayolu Trafik Kanunu uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı yani maddi tazminat kusurlu aracın trafik sigortasından karşılanmaktadır. Çarpan aracın belli olmaması halinde ise destekten yoksun kalma tazminatı için güvence hesabına başvuru yapılabilmektedir. Suç nedeniyle uğranılan maddi (tedavi masrafları, çalışamamak nedeniyle uğranan kayıplar gibi) ve manevi zararlar için açılacak tazminat davası ile failden ölüm veya yaralanma sonucu uğranılan zararları talep etmek mümkündür.[12]
- Sonuç
Yaşanılan trafik kazalarının ardından hatalı düzenlendiğine veya hatalı tespit yapıldığına ilişkin bir itiraz bulunması halinde başvurabilecek süreçler ve hukuki yollar bulunmakta olup trafik kazasının türüne ve somut olayın diğer özelliklerine göre izlenilecek yol farklılık göstermektedir.
Trafik kazalarında Kaza Tespit Tutanağında tarafların imzalarının eksik olması, kazanın oluş şeklinin yanlış çizilmesi, poliçe numarasının yazılmaması gibi eksiklikler bulunması durumunda, yaralamalı veya ölümlü kaza gerçekleşmesi halinde, maddi hasar mevcudiyetinde veya kusur oranının farklı tespit edilmesi durumunda hukuki hakların korunması açısından itiraz ve sair yollar mümkün olup süresi içerisinde yaşanılan kaza türüne ve kazanın sonucunda uğranılan zarara bağlı olarak gerekli belgeler ile itirazların yapılması, hak kayıplarının önlenmesi için kritik öneme sahiptir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, KTT Sorgulama ve İtiraz, https://www.sbm.org.tr/tr/ktt-sorgulama-ve-itiraz , (Son Erişim Tarihi:12.08.2024)
[2] Yalnız Maddi Hasarla Sonuçlanan Trafik Kazalarında Taraflarca Doldurulacak Kaza Tespit Tutanaklarına İlişkin Genelge (28.12.2007 Sayı: 2007/27)
[3] Yol ve çevre şartları, trafik kazasının oluş nedenleri, iz ve deliller, tarafların davranış şekilleri, sürücülere, araca ve diğer yol kullanıcılarına ait bilgiler, kazanın krokisi ve özeti.
[4] 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu Madde 30
[5] Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanaklarının Düzenlenmesinde, Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Madde 16
[6] Delil tespiti asıl davadan bağımsız bir yapı arz etmediğinden açılmış bir davada veya davanın açılmasından önce talep edilen delil tespiti için değişik iş dosyası açılır (Yavaş s. 114) ve delil tespiti dosyası, esas dava dosyasının eki sayılarak onunla birleştirilir (HUMK m. 374). Bu şekilde, ileride delilin inceleme zamanı geldiğinde, taraflar bu delile dayanarak, iddia ve savunmalarını ispat etmeye çalışırlar. Bkz. Pekcanıtez/Atalay/Özekes s. 684. Delil tespiti dosyası esas dava dosyasının bir eki olduğundan delil tespiti giderleri de asıl davanın yargılama giderlerine dâhildir ve talep edilmemiş olsa dahi mahkeme, yargılama giderleri gibi, delil tespiti giderlerine de kendiliğinden karar verir. Geniş bilgi için bkz. Kuru-IV s. 4457 vd. Yine, delil tespiti dosyasının esas dava dosyasının eki sayılmasından dolayı delil tespiti sırasında yapılan ikrar da mahkeme içi ikrar sayılır ve kesin delil teşkil eder. Bkz. Yavaş s. 115. Delil tespiti dosyasının asıl dava dosyasının bir eki olmasının bir diğer sonucu ise delil tespiti kararının ilamlı icra takibinin dayanağını oluşturamamasıdır. Bkz. Tanrıver, Süha: İlâmlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Ankara 1996, s. 46. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da vermiş olduğu bir kararda bu durumu teyit etmiştir: “…4.12.1979 tarihli tesbit tutanağında; davalının ibraz ettiği listedeki eşyaların davacı tarafından alındığına ilişkin iddiaya karşı, davacının (kapı dışarı attığı için almak zorunda kaldım) dediği yazılı bulunmaktadır. Hal böyle olunca davalının savunmasına ve ibraz ettiği listeye karşı, tesbit sırasında davacı tarafından vaki ve az yukarıda açıklanan beyanın, usul hükümleri karşısında niteliğinin tesbiti, uyuşamazlığın çözümünde önem kazanmaktadır. HUMK. nun 113 ve 374. maddeleri gereğince, delil tespiti dosyası asıl dava dosyasının eki sayılır. Bu itibarla, delil tesbiti dosyasındaki ikrar da, asıl davada geçerlidir. Yani mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, kesin delil teşkil eder…” (YHGK 25.2.1983: Yasa HD Eylül 1983, s. 1324).
[7] Özkan s. 820. Kuru-Tespit s. 74-75; Kuru/Arslan/Yılmaz s. 625.
[8] “ Evvela çözümlenmesi gereken sorun istemi; HUMK’un 371 ve ardından gelen maddelerine göre delil tespiti mi yoksa tespit davası mı olduğunu belirlemekle kendisini göstermektedir. Bu istemde ileri sürülen maddî olguları değerlendirmek, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak doğrudan hâkimin görevidir (HUMK. md. 76). Olayda davacı, davalı kiracının sözleşme süresinin bittiğini bu tarihten sonra verilen paraların işgal tazminatı olduğunun tespiti istemiştir. Koşulları oluştuğu takdirde tespit davaları bir hukukî ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespiti hakkında mümkündür. Davacı isteminde kira ilişkisinin yokluğunun tespitini amaçlamaktadır. Davacının bu iddiasının tespit davasının kendisine özgü özelliklerini taşıdığı açıktır. Ortada dava şartları mevcut usulen ikame edilmiş bir dava olduğuna göre davada dermeyan edilmiş olan talebin (hakkın) haklı olup olmadığına, özellikle tespit davalarında, davanın kabule şayan olup olmadığı koşullarının olup oluşmadığı bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı, yönlerinde karar verilebilmesi için işin esasına girişilmesi, yargılama açılması zorunludur…” (13. HD. 17.09.1990: Kaçak, Nazif: Emsal İçtihatlarla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Ankara 2002, s. 1046).
[9] [9]6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 53 “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde açıklık getirmiştir.
[10]6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 54” 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde açıklık getirmiştir.
[11] 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 89
[12] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 55-“Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.”
Madde 56- “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”