Deprem Sonrasında Hasara Uğrayan Binalar Hakkında Uygulanacak Hukuki Prosedüre İlişkin Sıkça Sorulan Sorular Hakkında Bilgi Bülteni
0.10.2020 tarihinde meydana gelerek İzmir ve çevre illeri etkileyen 6.9. şiddetindeki deprem sonrasında hasar gören, yıkılan binalar beraberinde birçok hukuki problemi gündeme getirmiştir. İşbu bilgi bülteni, tarafımıza iletilen sorulara ilişkin hukuki değerlendirmelerimizin paylaşılması ile süreçte hukuki bir rehber olması amacıyla hazırlanmıştır.
Depremden sonra İmar ve İskân Bakanlığı tarafından kurulan fen kurullarınca afetin meydana geldiği arazinin durumu ile bütün yapılar ve kamu tesisleri incelenerek hasar tespit raporu düzenlenmektedir.
Arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gereken binalar hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine ayrı bir rapor verilmekte ve ilgili makamlarca bu binalar derhal boşalttırılmasının sağlanması faaliyetleri hâlihazırda sürdürülmektedir.
1. Depremden sonra oturduğum binanın yıkılması gerektiği kararı verilirse ne yapmalıyım?
Yıkılması gereken binalar için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi gerektiğinin maliklere bildirilmesi gereklidir. Bu durumda ev maliki veya vekili, bu bildiriye karşı 3 gün içinde yetkili idare kurullarına itiraz edebilir.
İdare kurulları bu itirazı en geç 3 gün içinde inceleyerek karara bağlamalıdır. Yapılan bildirime karşı süresinde itiraz edilmediği veyahut itirazın haksız bulunarak idare kurullarınca yıkılma kararının onaylandığı ancak binaların mal sahiplerince yıkmadığı durumlarda bu binalara el konularak yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emri ile binaların yıktırılması sağlanacaktır.
2. Yapılan tespitte oturduğum bina az hasarlı bulundu ancak binadaki hasarın ağır olduğunu düşünüyorum. Ne yapmalıyım?
İmar ve İskân Bakanlığı tarafından kurulan fen kurulları tarafından düzenlenen teknik mahiyetteki hasar tespit raporlarının sonucunun doğru olmadığını düşünenler bu raporların ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen irtibat noktalarına itiraz dilekçesi verilebilir. Bu durumda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) teknik ekipleri tarafından binadaki hasar durumu tekrar incelenecektir.
İtiraz edildikten sonra yapılan tespitten sonra hasar durumunun halen doğru olmadığını düşünüyorsanız dava yoluna başvurulması gerekecektir.
3. Hasar gören fakat ıslahı mümkün olan binalar için ne yapılması gerekmektedir?
Hasar görmüş, fakat ıslahı mümkün olan binaların fen kurullarının göstereceği şartlara göre tamiri yapılıncaya kadar içine girilmesine ve oturulmasına izin verilmeyecektir. Bu binaların 1 yıl içinde tamir ettirilmediği ve itiraz da olmadığı takdirde yine bu binalara el konularak yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emri ile binaların yıktırılması sağlanacaktır.
İtiraz halinde, bu itiraz mahalli idare kurullarınca 5 gün içinde incelenerek karara bağlanacaktır. İtiraz sebepleri yerinde görüldüğü takdirde süre 6 ay daha uzatılabilir.
4. Depremde zarar gören binaya DASK yaptırılmamış ise devletin konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülüğü var mıdır?
Zorunlu deprem sigortası yaptırılması gereken binalar için, devletin konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri, sigorta yaptırılmamış olduğunun tespit edilmesiyle birlikte ortadan kalkar.
Belirtmemiz gerekir ki; daha önce meydana gelen depremlerde getirilen düzenlemelerle zorunlu deprem sigortası olmayanlar da destek kapsamına alınmış idi; ancak henüz İzmir depremine ilişkin bu şekilde bir düzenleme bulunmamakla birlikte Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalarda “yıkılan binaların bir an önce yapılarak mağdurlara teslim edileceği” belirtilmiştir.
5. DASK sigortamın yenilenmesi gerektiği bana bildirilmedi, ne yapmalıyım?
Doğal Afet Sigortaları Kurumu Çalışma Esasları Yönetmeliği uyarınca zorunlu deprem sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketlerinin, sigorta sözleşmesinin bitiminden önce elektronik posta, kısa mesaj (SMS) veya çağrı merkezi kanalıyla sözleşmenin sona ereceğinin ve yeni bir sigorta yaptırma zorunluluğunun sözleşme sahiplerine bildireceği düzenlenmiştir. Bu yükümlülüğüne aykırı davranan sigorta şirketlerine karşı dava açılarak sigorta şirketlerinden tazminat talep edilmesi mümkündür.
6. Depremde zarar gören binanın bir tüzel kişiye ait olması halinde ne olacaktır?
Yıkık olduğu veya ağır, orta ve az derecede hasar gördüğü belirlenen binalardan mülkiyeti tüzel kişilere ait olanlara devlet tarafından yapılan bir yardım bulunmamaktadır.
7. Depremde oturduğum bina hasar gördü, ancak kendime veya eşime ait başka bir ev var. Yine de devlet yardımlarından yararlanabilir miyim?
Kendisine veya eşine ait aynı cins müstakil hasarsız başka bir binası veya dairesi olan ailelere bina ve inşaat kredisi verilmemektedir.
8. Depremde işyerim hasara uğradı ne yapabilirim?
Afet sebebiyle ekonomik ve sosyal hayatı kesintiye uğrayan dükkânlar için sahiplerine, borçlandırma hükümleri dairesinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca belirlenecek esaslara göre inşaat kredisi verilebilmektedir.
Ancak paralel şekilde kendisine veyahut eşine ait müstakil hasarsız başka işyeri bulunanlar bu yardımdan faydalanamazlar.
9. Depremde zarar gören binasını kendisi yaptırmak isteyenler ne yapmalıdır?
Depremde zarar gören binasını kendisi yaptırmak isteyenler için “evini yapmak isteyen yardım yöntemi” (EYY) mevcuttur var ancak bu durumda evin AFAD tarafından onaylanan yerlerde yapılması gerekmektedir. Yeni yapılan evin inşaatı tamamlandıkça AFAD tarafından kredi bedeli ödenmektedir.
10. Ağır veya orta hasarlı binam hakkında kentsel dönüşüme başvurabilir miyim?
Ağır hasar veya orta hasarlı binaların kentsel dönüşüme dâhil edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak, binanın bulunduğu alan sınırları içerisinde afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeler ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na kentsel dönüşüm başvurusu gerçekleştirilebilir.
Böyle bir durumda pay sahipleri 2/3 oy çokluğu ile karar verip bir müteahhit ile anlaşılarak hasarlı binanın kentsel dönüşüm kapsamında yaptırılabilmesi mümkün olacaktır.
Mevzuat uyarınca uygulama alanında zeminden kaynaklanan sebeplerle veya herhangi bir afet riskinden dolayı veyahut mevzuata göre yapılaşma hakkının olmamasından dolayı yeni yapı yapılması mümkün değil ise, uygulama alanındaki yapının yerine yapılacak yeni yapı, uygulama alanı dışında başka bir parselde yapılabilecektir.
11. AFAD evleri karşılıksız mı yapacaktır?
AFAD, ağır ve orta hasarlı olduğu tespit edilen binalar için kredi yardımı yapmakta olup, yapılan kredi ödemesinin devlete geri ödenmesi gerekecektir.
Bu durumda ödenecek bedel, konut yapım yöntemine göre belirlenecek olup bu bedellerin ilk 2 yılı ödemesiz olmak üzere, sonraki 18 yılda faizsiz olarak eşit taksitlerle geri ödenmesi söz konusu olacaktır.
12. Konutumun nereye yapılacağı ne zaman belli olacak?
Öncelikle hasar tespitleri tamamlanacak ve sonra hak sahipliği çalışmaları yapılıp kimlere konut yapılacağı netleştirilecek olup akabinde yapılacak yer seçimi çalışmaları ile yeni konutun yapılacağı yer kesinleştirilecektir.
13. Depremde zarar gören konutum yerine AFAD tarafından verilecek yeni konut nerede olacaktır?
Öncelikle konutun depremde zarar gören binanın bulunduğu yere yapılıp yapılamayacağına karar verilecektir. Depremde zarar gören binanın bulunduğu yerin konut yapımı için uygun olduğuna karar verilirse konut bu alana; aksi halde devlet tarafından belirlenecek ve bedelsiz ya da kamulaştırma yoluyla edindiği araziye konut yapılacaktır.
14. Deprem sebebiyle binada oluşan zararlardan müteahhit sorumlu mudur?
Türk Borçlar Kanunu ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca müteahhitler, inşaat sırasında göstermeleri gereken özeni göstermemesinden ve/veya ruhsata aykırı şekilde bina inşa edilmesinden doğan zararlardan sorumludur. Dolayısıyla kolon ve kirişlerin bağlantısında sorun olması, beton kalitesinin düşük olması, deniz kumu kullanılması veya ucuz işçilik gibi sebeplerle meydana gelecek tüm hasarlardan müteahhitlerin sorumluluğu bulunmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun “Yapı Malikinin Sorumluluğu” başlıklı aşağıdaki 69. maddesi uyarınca depremde mal varlığı kaybına uğrayanların, binaların proje müellifi mimar ve mühendisler, binaları inşa eden yükleniciler, yapı denetim kuruluşu aracılığı ile yapılan bir yapı söz konusu ise bu kuruluşların sorumluları hakkında tazminat davası açma hakları vardır:
“Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.”
15. Müteahhidin sorumluluğunda zamanaşımı ne zaman başlar?
Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca hem haksız fiil olarak tazminat borcunun, hem de suç oluşturması nedeniyle cezayı gerektiren bir fiilin, medeni hukuk ve ceza hukuku açısından farklı tarihlerde tamamlanmış sayılmasını haklı gösterebilecek herhangi bir hukuksal gerekçe mevcut değildir. Bu yönüyle müteahhidin sorumluluğuna gidilebilmesi için dava zamanaşımının deprem tarihi ile başladığı kabul edilmektedir.
Yargıtay’ın bu konudaki hükümleri[1] deprem nedeniyle oluşan zararların tazminine ilişkin davalarda, zararın öğrenildiği tarihin, dolayısıyla, o zararın ortaya çıktığı deprem tarihinin zamanaşımı sürelerine başlangıç olarak alınması gerektiği yönündedir.
16. Depremde yıkılan binama ilişkin idareye dava açabilir miyim?
Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple binanın yıkılmasında idarenin bir sorumluluğu varsa idareye karşı tazminat davası açılmasına bir engel bulunmamaktadır. Bu yönde açılan bir davada özellikle idarenin kendi üzerine düşen yükümlülüğü gerektiği gibi yerine getirmediği gerekli denetimi yapıp yapmadığı[2] irdelenmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.10.2003 tarih, 2003/4-603 Esas ve 2003/594 K. Sayılı kararında “Görülmekte olan dava, 28.10.1999 günü, yani, zararın varlığının ve zarar verenin kim olduğunun davacı tarafından öğrenildiği deprem tarihinin üzerinden bir yıllık süre geçmeden açılmıştır. Dolayısıyla, zamanaşımı gerçekleşmemiştir.” şeklinde karar kurulmuştur.
[2] Örneğin Danıştay 11. Dairesi’nin 29.06.2007 tarih 2005/1353 Esas ve 2007/6248 Karar sayılı kararında “Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli…” şeklinde karar kurulmuştur.