Kolluk Personellerinin Görüntülerinin & Ses Kayıtlarının Alınabilmesine İlişkin Bilgi Bülteni
- Giriş
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27.04.2021 tarihli ve 2021/19 sayılı “Ses ve Görüntü Kaydı Alınması” konulu genelgesi (“Genelge”) çerçevesinde polislerin, görevleri sırasında ses ve görüntü kaydı alınmasına ilişkin davranışlara fırsat vermemek, durumun niteliğine göre kayıt yapan kişinin engellemek ve adli işlemlere başvurmaları gerekmekte idi.
Bu Genelge, kamuoyunda geniş bir yankı uyandırmış ve haberleşme özgürlüğü ile ile basın hürriyetini ihlal ettiğinden bahisle hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenmiştir. Bu kapsamda, Genelge’nin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Diyarbakır Barosu Başkanlığınca açılan dava, Danıştay Onuncu Dairesi'nde görülmüştür.[1]
İşbu bilgi bültenimizde Danıştay Onuncu Dairesi’nin, Genelge hakkında vermiş olduğu iptal kararı ele alınacaktır.
- Genelge’nin Kapsamı
Genelge ile, Emniyet Genel Müdürlüğü, akıllı mobil cihazlar ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ses ve görüntülerin kayıt altına alınıp paylaşılmasının arttığına dikkat çekerek kolluk personelinin görüntü ve ses kaydı gibi durumlara sıklıkla maruz kaldığını vurgulamıştır.
Genelge’de, kamusal olaylarda kaydedilen ses ve görüntülerin kolluk görevlilerinin, görevlerini ifa etmelerini engellediği ayrıca özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması ilkelerinin ihlaline neden olduğu ileri sürülerek, olay yerinde bulunan vatandaşların görüntü ve ses kayıtları alması yasaklanmıştır. Genelge ile birlikte, kolluk personelinin ses ve görüntü kayıtlarının alınması, kolluk kuvvetlerinin görevini engellemeye yönelik bir direnme eylemi olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamda kolluk kuvvetlerine, bu tür eylemlerle karşılaştıklarında uzaklaştırma, yakalama veya diğer yasal işlemleri yapma yetkisi tanınmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelge’ye hukuki dayanak olarak özel hayatın gizliliği ve korunması haklarını[2], kişisel verilerin korunması[3] ile özel hayatın gizliliğinin ihlaline[4] ilişkin suçları göstermektedir. Bu hukuki çerçeve, Genelge’de belirtilen ses ve görüntü kayıtlarının alınmasın yasaklanması için gerekçe olarak sunulmuştur.
Genelge’nin, Anayasa ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu iddiasıyla Danıştay’dan iptali talep edilmiştir. Genelge’nin iptalini isteyen taraf, düzenlemenin yetki aşımına neden olduğunu savunarak kolluk tarafından ses ve görüntü kaydı alınmasının engellenmesinin Anayasa’da düzenlenen haberleşme ve basın hürriyetine müdahale ettiğini öne sürmüştür. Davacı taraf, [5]temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunlarla sınırlanabileceğini vurgulamış, genelgelerle Anayasa’da düzenlenen hakların sınırlandırılamayacağını belirtmiştir.[6] Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kolluk personeline verdiği talimatın normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu ve bu nedenle yetki aşımının söz konusu olduğunu ileri sürmüştür.[7]
Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelge’ye ilişkin hukuki dayanağı olan polislerin "özel hayatın gizliliğini ihlal" gerekçesi hem doktrinde hem de Yargıtay içtihatlarında tartışmalıdır. Zira Yargıtay 21.05.2013 tarihli kararında[8]; "iddialarını ispat etmek amacıyla ses ve görüntü̈ kaydetme, kişisel veri kaydetme, özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme" gibi eylemlerin hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edildiğine vurgu yapmıştır.
Davacı taraf gerekçe olarak ayrıca hak arama hürriyetini öne sürmüştür.[9] Herkes hak arama hürriyetine sahip olup; kişilerin, suçları ispatlamak amacıyla delil toplama hakkı, kişisel veriler hukukunun ötesinde korunması gereken bir değerdir. Dava konusu işlem, mahkemelerin delil toplama hakkını ortadan kaldırarak yetki gaspı, usule aykırılık ve konu-amaca uygunluk sorunları yaratmaktadır. Bu bağlamda, hukuka aykırı düzenlemelerle kişilerin temel haklarının ihlali söz konusu olup Anayasa'da güvence altına alınan hak arama özgürlüğüne de müdahale edildiğini ileri sürerek Genelge’nin iptalini istemiştir.
- Sonuç ve Danıştay Kararı
Danıştay, kolluk kuvvetlerinin görevleri sırasında görüntü ve ses kaydı altına alınması yasağını öngören Genelge’nin iptaline karar vermiştir. Zira kamuya açık alanlarda hak ihlalleri ile karşılaşıldığında veya kamusal olaylar sırasında vatandaşların ses ve görüntü kaydı alması delil toplama hakkının bir uzantısıdır.
Yüksek mahkeme, kolluk kuvvetlerinin görev sırasında yapacağı uygulamaların şeffaf ve denetlenebilir olması gerektiğini ve vatandaşların bu süreçte delil toplama haklarının engellenmemesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Danıştay Onuncu Dairesi 2021/2683 Esas, 2023/9009 Karar No’lu ilamı
[2] T.C. Anayasası madde 20
[3] 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 136
[4] 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 134
[5] Anayasa’nın 13. maddesine dayanarak
[6] Kemal Gözler “Genelge Devleti Hukukta Şeklin Önemi Üzerine” Makalesinde durumu şöyle ele almıştır: “Yayımlanan bu genelgede vatandaşların özgürlük alanlarını kısıtlayıcı işlemlerin varlığı mevcuttur. Temel hak ve hürriyetler ancak Anayasa’da belirtilen (madde 13) şartlarda kanun ile sınırlandırılabilir. Kanun ile sınırlandırılma yoluna başvurulsa dahi temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın sınırlandırılma yapılması gerekir. Kanunla getirilmemiş bir yasağın içeriğini tartışmaya dahi gerek yoktur. Böyle bir yasak sırf biçiminden dolayı yani kanun şekilde yapılmamasından dolayı Anayasaya aykırıdır.”
[7] Kemal Gözler “Genelge Devleti Hukukta Şeklin Önemi Üzerine” Makalesinde durumu şöyle ele almıştır: “Genelgeler normlar hiyerarşisinde en alt basamakta bulunurlar ve normlar hiyerarşisinin üst basamaklarında yer alan normlara aykırı olamazlar.”
[8] Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/5-1270 Esas, 2013/248 Karar sayılı 21.05.2013 tarihli ilamı
[9] T.C. Anayasası madde 36