Şüpheli Alacak Kaydı Hakkında Bilgi Bülteni
- Giriş
Ticari hayatta her mükellefin sunduğu mal ve hizmetlerden kaynaklanan alacaklarının tahsilinde zaman zaman güçlük yaşadığı bilinmektedir. Bu durum hem nakit akışı hem de finansal tabloların gerçeği yansıtması bakımından risk teşkil etmekte olup, Vergi Usul Kanunu’nda tahsilinde risk bulunan alacaklar için belirli vergisel kolaylıklar öngörülmüştür. Söz konusu düzenleme, mükellefi önceki dönemlerde tahsil edilemeyen alacaklara ilişkin vergi yükünden kurtarmanın yanı sıra, alacağın faiz işletilmek suretiyle takibini de mümkün kılmaktadır.
İşbu bilgi bülteninde, “şüpheli alacak” kavramı, bu kapsama giren alacakların tabi olduğu şartlar ile şirket uygulamalarına ilişkin temel çerçeveye yer verilecektir.
- Şüpheli Alacak Nedir ve Karşılığı Nasıl Ayrılır?
Şüpheli alacak, ticari ilişkiden doğmuş, vadesi gelmiş ancak tahsili şüpheli hale gelmiş olan alacak olarak tanımlanır. Vergi Usul Kanunu[1] uyarınca;
- Dava veya icra safhasında bulunan,
- Dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük tutarlı olup,
- Protesto edilmiş veya yazılı olarak talep edilmiş olmasına rağmen ödenmemiş ticari ve zirai kazanç sahiplerine ait alacakların şüpheli alacak olarak muhasebe kayıtlarına alınması mümkündür.
Şüpheli alacak karşılığı ayırmak için ise,
- alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve sürdürülmesiyle bağlantılı olması, teminatsız bulunması ve tahsilinin objektif olarak şüpheli hale gelmiş olması,
- mükellefin defterlerini bilanço esasına göre tutuyor olması gerekmektedir.
- Şüpheli Alacak Varlığı Halinde Neler Yapılabilir?
Şüpheli alacak oluşması halinde izlenecek adımların bilinmesi, ticari şirketler açısından önemli mali sonuçlar doğurabilmektedir. Bu kapsamda, öncelikle borçluya yazılı ihtar gönderilmesi veya noter kanalıyla bildirimde bulunulması gerekmektedir. Bu işlem, alacağın talep edildiğinin hukuken ispatı açısından önem arz eder.
Akabinde, alacağın tahsili amacıyla dava veya icra yoluna başvurulmalıdır. Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesinin en temel şartlarından biri, dava veya icra yoluna fiilen ve ciddi şekilde başvurulması ve bu sürecin etkin ve düzenli şekilde takip edilmesidir. Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen şartların mevcut olması halinde, muhasebe kayıtlarında şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür.
Alacağın daha sonra tahsil edilmesi halinde kayıtların düzeltilmesi ve daha önce ayrılan karşılığın gelir olarak muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. Mahkeme kararı, aciz vesikası veya konkordato gibi hallerde alacağın tahsilinin kesin olarak imkânsız hale gelmesi durumunda ise söz konusu alacak değersiz alacak olarak kaydedilmelidir.
Bilindiği üzere, vadeli satışlarda tahsilat henüz yapılmamış olsa dahi gelir kaydı yapılması zorunludur. Ancak sonradan alacağın tahsil edilememesi veya şüpheli hale gelmesi halinde, gider kaydı yapılarak karşılık ayrılması mümkündür.
- Anonim ve Limited Şirketlerde Şüpheli Alacakların Kaydı ne Şekilde Sağlanır?
Anonim ve limited şirketlerde şüpheli alacak uygulamaları da Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabidir. Yukarıda açıklanan süreçlerin muhasebe kayıtlarına eksiksiz ve doğru şekilde yansıtılması, şirketin finansal raporlamasının doğruluğunu ve mevzuata uyumunu sağlamak bakımından büyük önem taşımaktadır.
Şüpheli alacak kaydı, vergi mükelleflerini ilgili dönemde tahsil edemedikleri alacaklar üzerinden vergi ödeme yükünden kurtarmakta, aynı zamanda alacağın takibi ve faiz talep edilmesini mümkün kılmaktadır.
Vergi Usul Kanunu uyarınca, “Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen tutarları, tahsil edildikleri dönemde kâr veya zarar hesabına intikal ettirilir.” Bu düzenleme, vergilendirmenin alacağın fiilen tahsil edildiği döneme ertelenmesini sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle, alacak icra veya dava yoluyla takip edildiği yılda şüpheli alacak olarak değerlendirilmekte ve ek bir vergi yükü doğmasının önüne geçilmektedir.
Vergilendirilebilir kazancın doğru tespiti bu noktada özellikle önemlidir. Tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılması, söz konusu tutarın gider olarak dikkate alınmasına imkân tanıyarak, dönem kârını ve ödenecek kurumlar vergisini azaltıcı etki yaratmaktadır. Bu uygulama, şirketin gerçek mali durumunun bilançoya sağlıklı şekilde yansıtılmasını sağlarken, tahsil riski taşıyan alacaklar nedeniyle fazla vergi ödenmesinin de önüne geçmektedir. Böylelikle işletmeler, yıl sonu finansal kapanışlarında daha etkin bir vergi planlaması yapabilmekte ve nakit yönetimlerini güçlendirebilmektedir.
- Sonuç
Şüpheli alacaklar, işletmelerin mali yapısını doğrudan etkileyen kritik kalemler arasında yer almaktadır. Bu alacakların uygun şekilde yönetilmemesi halinde, hem vergisel avantajlar kaybedilebilmekte hem de şirket finansalları gerçeği yansıtmaktan uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle alacakların düzenli şekilde izlenmesi, hukuki ve muhasebesel adımların zamanında ve doğru biçimde atılması, ticari şirketler açısından hayati öneme sahiptir.
Çok yönlü ve hassas bir alan olan şüpheli alacakların takibi; dava ve icra süreçlerinin yürütülmesi ile muhasebesel karşılık ayrılması aşamalarında uzman hukuki ve mali danışmanlık alınması, olası hak kayıplarının erken aşamada önlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle sürecin yetkin bir vekil aracılığıyla yürütülmesi, hukuki güvenlik açısından önerilmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Bkz: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 363