İrade Sakatlığı ve Sözleşmeyi İptal Hakkına İlişkin Bilgi Bülteni
- Giriş
Kişinin istediği, arzu ettiği amaçlara uygun hukuki sonuçlar doğuracağını kabul ettiği irade açıklamaları hukuki işlem olarak adlandırılmaktadır.[1] Hukuki işlemin kurucu unsurunu ise irade açıklaması oluşturur.[2] Hukuki işlem yapılırken (örneğin bir sözleşme akdedilirken) bu işlemi yapan kişi veya kişilerin iradelerinin oluşumu ya da açıklanması sırasında bozukluklar meydana gelebilir. Bu durumda ortada bir irade sakatlığı söz konusu olur.
Hukukumuzda irade sakatlığı halleri, “yanılma” “aldatma” ve “korkutma” olmak üzere üç ayrı tipte görülmekte olup[3]; işbu bilgi bülteninde irade sakatlığı hallerinde, iradesi sakatlananın başvurulabileceği sözleşmeyi iptal ve tazminat haklarından bahsedilecektir.
- Sözleşmeyi İptal Hakkı
Hukuk düzenimizce iradesi sakatlanan kişilere tanınan haklardan birisi sözleşmeyi geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kaldırma imkânı tanıyan, iptal hakkıdır.[4] İptal hakkının muhatabına vardığı andan itibaren sözleşme kuruluş anından itibaren geçersiz hale gelir. İptal hakkının kullanılması için bir dava açılmasına gerek olmadığı gibi, muhatabın rızasına ihtiyaç da duyulmadan hukuki ilişki ortadan kalkar.[5]
Önemle belirtilmelidir ki; “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır”.[6] Dolayısıyla, iptal hakkının kullanılabilmesi için 1 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur ve iptal hakkına sahip olan taraf süreyi geçirirse ya da iptal hakkından feragat ederse sözleşme kurulduğu andan itibaren geçerli hale gelir.
Kural olarak, iptal hakkı kullanıldıktan sonra bir daha geri alınamaz. Fakat; geri alma beyanı,
- en geç iptal beyanı ile aynı anda sözleşmenin diğer tarafına ulaştığı; ya da
- iptal beyanından geç ulaşsa bile, sözleşmenin diğer tarafının ilk olarak geri alma beyanını öğrenmesi halinde iptal beyanı geçersiz olabilir.[7]
Taraflar iptal beyanından önce sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemişlerse artık yerine getirmek zorunda değillerdir. Fakat taraflar borçlarını ifa etmişlerse bu ifalarını sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vereceklerdir.[8]
- İrade Sakatlığı Halinde Tazminat Hakkı
İradesi sakatlanan taraf, uğramış olduğu zararların tazminini de isteyebilir. Hatta iradesi sakatlanan tarafın sözleşmeyi onamış olması tazminat hakkından feragat ettiği anlamına gelmez.[9] Dolayısıyla, yine de tazminat talebinde bulunulabilir.
İrade sakatlığının türüne bağlı olarak tazminat taleplerinin şartları değişmektedir. Bu çerçevede yanılma halinde yanılan tarafın tazminat ödeme yükümlülüğü de söz konusu olabilir. Bunun için ön şart sözleşmenin iptal edilmesidir.[10]
Buna karşılık tazminatın muhatabı olan sözleşme tarafı, iradesi sakatlanana bilgi verme ve aydınlatma yükümlülüğünü ihmal etmişse bu durumda, iradesi sakatlanan tazminat isteyebilir. İradesi sakatlananın tazminat isteyebilmesinin tek şartı, ihmal nedeniyle yanılmanın meydana gelmiş olmasıdır.[11]
Son olarak aldatma ve korkutma halinde ise söz konusu eylemlerin temelinde haksız fiil bulunduğu için yanılmaya dayalı irade sakatlığında olduğu gibi tek bir durumda tazminat istenilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu çerçevede aldatan veya korkutan tarafın tazminat ödeme yükümlülüğü, sözleşmenin iptal ön şartından bağımsız olarak ortaya çıkar.[12] Dolayısıyla, bu tip irade sakatlıklarında, aldatılan ve korkutulanın doğrudan zararlarının karşılanabilmesi için tazminat talebinde bulunabilmesi mümkündür.
- Sonuç
İrade sakatlıkları halinde, iradesi sakatlanan taraf, muhataba süresi içerisinde iptal yönünde beyanda bulunarak hukuki ilişkiyi başından itibaren iptal edip hükümsüz hale getirebileceği gibi, iradesinin sakatlanması nedeniyle hukuki işlemden doğmuş olan zararlarının da tazminini talep edebilir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Umar, Z., Roma Hukuku Ders Notları, İstanbul 1999, sh.185; Çelebican, Ö., Roma Hukuku, Ankara 2003, sh.179
[2] Eren, F., Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt-1, Ankara 1991, sh.169
[3] Bkz: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “İrade Bozuklukları” başlığı altında yer alan, 30-39. maddeleri
[4] von Tuhr (çev.: Edege), s. 302; Oğuzman/Öz, s.121; Eren, s. 474, s. 65, s.476-477; Akyol, s. 234- 235; Kocayusufpaşaoğlu/Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 438; Buz, V.: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran Haklar, Ankara 2005, s. 51, s. 281; Buz (Sözleşmeden Dönme), s. 86; Furrer/Muller-Chen/Çetiner, s. 234; Akıncı, s. 159, s. 194; Kılıçoğlu, s. 33, s. 269; Kavak, Y.: Medeni Hukukun Temel Kavram ve Kurumları, 2.Baskı, İstanbul 2019, s. 182; Kurşat (Hile), s. 263; Yıldırım (Hile), s. 226; Tiftik (İptal), s. 59, s. 68, s. 76, s. 91; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 453; Oğuzman/Barlas, s.155; Tunçomağ, K.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I, Üzerinde Çalışılmış 5.Bası, İstanbul 1972, s. 238-239
[5] Furrer/Muller-Chen/Çetiner, s.229, N.601; Kurşat (İrade), s.262, s.264; Kavak (Medeni), s.282-283.
[6] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu m.39/1
[7] Buz (Yenilik), s. 452; Kocayusufpaşaoğlu/Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 438; Kanışlı, s. 551; Köroğlu (Korkutma), s. 184.
[8] von Tuhr (çev.: Edege), s. 325-327; Eren, s. 1428; Buz, V.: Akamete Uğrayan Sözleşme İlişkilerinin Tasfiyesi, Prof. Dr. Rona Serozan’a Armağan, C. I, İstanbul 2010, s. 649; Buz, V.: Gabin Hâlinde Edimler Arasındaki Aşırı Oransızlığın Giderilerek Sözleşmenin Ayakta Tutulması, BATİDER 1998, C. XIX, S. 4, s. 73; Akyol, s. 244; Kılıçoğlu, s. 271, s. 278;Saymen, s. 200; Yıldırım (Hile), s. 238; Köroğlu (Korkutma), s. 213-214; Gül, s. 220; Olgaç, s. 134.
[9] Gönensay, s. 117; Köroğlu (Korkutma), s. 252.
[11] Kanışlı, s. 674-675.
[12] Yakışık, M.: İrade Sakatlığına Bağlı Olarak Tazminat Talebi, Türkiye Adalet Dergisi 2012, S. 10, s. 277; Kurşat (İrade), s. 272.