Çalışmayan Kadının Edinilmiş Mallar Üzerindeki Haklarına İlişkin Bilgi Bülteni
- Giriş
Boşanma; evlilik birliğini sona erdirerek, tarafların yaşam tarzlarını ve sosyal düzenlerini büyük ölçüde değiştiren bir hukuki neticedir. Değişimi “büyük ölçüde” olarak nitelendirmemizin sebebi, tarafların mali yönden radikal bir değişiklik yaşamaması, var olan ve edinilen ekonomik koşulların muhafaza edilmesi için bir takım yasal düzenlemeler getirilmiş olmasıdır. Bu kurallar, tarafların evlilik öncesindeki sosyal ve ekonomik durumuna değil, evlilik birliği içerisindeki mali şartlarına göre düzenlenmiş olup bu ölçüt esas alınarak uygulama sürdürülmektedir. Dolayısıyla evlilik birliği içerisinde çalışmayan bir eşin boşanma durumunda yaşamını idame ettirebilmesi için bazı haklar tanınmıştır. Halk arasında; ev hanımı olan kadının boşanmadaki mali hakları tam olarak bilinmemekte veya yanlış bilgilerle aktarılmaktadır.
İşbu bilgi bülteninde, çalışmayan kadının edinilmiş mallar üzerindeki haklarına ilişkin detaylı bilgi verilecektir.
- Mal Rejimi
Mal rejimi; evlilik içindeki malvarlıklarının akıbetinin ne şekilde belirleneceğini düzenleyen, eşlerin birbirlerinin mal varlıkları üzerindeki tasarruf haklarının sınırlarını çizen ve boşanma durumunda malvarlığının paylaşılmasına ilişkin usul kurallarının genel adıdır. Mal rejimleri, yasal mal rejimi ve seçimlik mal rejimleri olarak gruplanmaktadır.
2002 yılı öncesinde yürürlükte bulunan eski Medeni Kanun’a göre yasal mal rejimi “mal ayrılığı” iken, 2002 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma” olarak kabul edilmiştir. Ancak sözleşme serbestisi ilkesinin gereği olarak eşler, isterlerse “paylaşmalı mal ayrılığı” veya “mal ortaklığı” rejimlerini de seçebilmektedirler.[1]
B.1. Yasal Mal Rejimi
01.01.2002 tarihinden itibaren gerçekleşen evliliklerde, eşler arasında doğrudan, “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerli olmaktadır. Edinilmiş mal, eşlerin evlilik birliği içerisinde karşılığını vermek suretiyle birlikte veya ayrı ayrı edindikleri malların genel adıdır. Bu rejime göre bir eş, diğerinin katkısı olsun veya olmasın bir emek ile bir karşılık vererek mal edindiyse, edinilen bu mal her iki eşin ortak malı sayılmaktadır.
Kanunda edinilmiş mallar örnekseyici olarak sayılmıştır. Buna göre günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan şu mallar edinilmiş mal kapsamında olup eşlerin ortak malı sayılmaktadır:
- Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
- Kişisel mallarının gelirleri,
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler
Görüldüğü üzere bu mallar genellikle eşlerden birinin bireysel kazancı olarak karşımıza çıkmakta ise de hukuken diğer eşin de bu mallar üzerinde hakkı bulunmaktadır. Ne var ki; bu haklarından haberdar olmayan eşler boşanma aşamasında suistimal edilmekte ve hukuki yardım almadığı halde hayatını idame ettirmek için başka yollar aramak zorunda kalmaktadır.
Eski Medeni Kanun döneminde kabul edilen mal ayrılığı rejiminde ise her bir eşin malvarlığı kendine özgü sayıldığından, genellikle çalışmayan eş konumunda karşımıza çıkan “ev hanımının”, boşanma halinde çaresiz ve zor durumda kalması ile karşılaşılmakta idi. Oysa yeni TMK ile benimsenen edinilmiş mallara katılma rejimi sayesinde, mal rejimi sözleşmesi (evlilik sözleşmesi) yapma imkân ve bilgisi bulunmayan eşin, yani yukarıdaki örnekte bahsettiğimiz ev hanımının korunması sağlanmıştır.
B.2. Mal Rejimi Sözleşmesi (Evlilik Sözleşmesi) İle Seçimlik Mal Rejimleri
Mal rejimi sözleşmesi; en genel anlamda kanuni sınırlar çerçevesinde eşler arasındaki mal rejiminin seçilmesi, içeriğinin belirlenmesi ve seçilmiş olan mal rejiminin sona erdirilmesine ilişkin olarak yapılan özel geçerlilik, şekil ve ehliyet şartlarına tabi bir aile hukuku sözleşmesi olarak tanımlanabilir.[2] Mal rejimi sözleşmesi, evlilik öncesinde veya evlilik birliği içerisinde noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilmektedir. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için mutlaka resmi şekilde yapılması gerekmektedir.
Eğer eşler, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmak istemez ise, mal rejimi sözleşmesi yani yerel adı ile evlilik sözleşmesi yaparak farklı bir mal rejimine tabi olmayı kararlaştırabilmektedir. Bu sözleşme ile kanunda belirlenen mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı seçimlik mal rejimlerinden birini seçebileceklerdir. Bu üç mal rejiminin dışında edinilmiş mallara katılma rejiminin de eşler arasında diğer mal rejimlerinden birinin uygulandığı durumlarda mal rejimi sözleşmesi ile kararlaştırılması mümkündür.[3]
- Mal Rejimi Sözleşmesi Yapmayan Ev Hanımının Mali Hakları
Yukarıda mal rejimlerine ilişkin yapılan açıklamalar ile uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan; evlilik birliği içerisinde erkek eşin çalıştığı, kadın eşin ise çalışmadığı durumlarda edinilmiş malların akıbetinin ne olacağı sorusudur. Bu tür evliliklerde erkek maddi geliri ile evlilik birliğine katkıda bulunurken, kadının da emeği ile birliğe katkı sağladığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla evlilik birliği içerisinde edinilen mallar her iki eşin de katkısı ile edinildiğinden, onların ortak malı sayılmaktadır.
Örneğin erkek eşin maaşları ile evlilik birliği içerisinde bir ev satın alındığını düşünelim. Bu ev de tapuda erkek eşin üzerine kaydettirilmiş olsun. İşte ev hanımı olan, yani herhangi bir işte çalışmayan kadının, boşanma durumunda bu ev üzerindeki haklarının talep edilmesi gerekmektedir. Örnekte olduğu gibi aynen paylaşımın söz konusu olmadığı ev ile ilgili olarak kadın, “denkleştirme”, “katılma alacağı” ve “değer artış payı” taleplerinde bulunabilmektedir. Bu talep, boşanma davası sırasında veya dava sonuçlandıktan sonra açılacak bir “mal rejiminin tasfiyesi davası” ile ileri sürülebilmektedir.
C.1. Denkleştirme Alacağı
Evlilik birliği içerisinde edinilen bir mal ile ilgili olarak; eşlerden birinin kişisel malı ile bu malın edinilmesi, onarılması, iyileştirilmesi sağlanmışsa, mal rejimi davasında o eş kişisel malı ile ödediği bedelin karşılığı olan denkleştirme alacağını öncelikle talep edebilmektedir. Böylece tarafların o malın edinilmesindeki katkıları denkleştirilmiş olmakta ve artık tasfiye yapılabilmektedir. Yine bu doğrultuda, edinilmiş mal ile eşlerden birinin kişisel borcu ödenmiş ise bu ödeme de denkleştirme konusu yapılabilmektedir.
Örneğin evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazın satın alınmasında, ev hanımı olan eşin düğünde takılan altınları da kullanılmış olsun. Düğünde takılan altınlar kadının kişisel malı sayıldığından, tasfiye aşamasına geçildiğinde öncelikle kullanılan bu altınların denkleştirme alacağı olarak ev hanımına ödenmesi gerekmektedir. İkinci ihtimalde; edinilen bu taşınmazın kira gelirleri ile erkek eşin evlilik öncesinde mevcut olan KYK kredi borcu ödenmiş olsun. Yine eşlerin edinilmiş malı sayılan bu kira gelirleri ile kişisel borç ödemesi yapıldığından ev hanımı olan eş bunu denkleştirme alacağı olarak talep edebilmektedir.
C.2. Değer Artış Payı Alacağı
Değer artış payı, Eski Medeni Kanun dönemindeki katkı payına karşılık gelmektedir. Bu alacak kalemi ile eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkını ileri sürebilmektedir.[4] Değer artış payı ile eşlerin evlilik birliği kapsamında olağan olarak yaptıkları katkıların değerlendirilmesi amaçlanmamıştır. Bu olağan katkıları aşan maddi veya işgücü katkıları, değer artış payı alacağının asıl sebebidir. Dolayısıyla eşlerin evlilik birliği kapsamında yaptıkları olağan maddi veya işgücü katkıları değer artış payı alacağına neden olmamaktadır.[5]
Örneğin evlilik birliği içerisinde satın alınan evin onarımının yapılmasında, ev hanımı olan kadın eşe babasından miras kalan para ile katkı yapılmış olsun. İşte bu katkı olağan katkıları aşar nitelikte olduğundan ve edinilen malın değerini arttırdığından, tasfiye aşamasında ev hanımı bu katkısını değer artış payı alacağı olarak talep edebilmektedir.
C.3. Katılma Alacağı (Artık Değer)
Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.[6] Değer artış payının aksine burada, edinilmiş mallara ilişkin yapılan olağan katkılar dikkate alınmaktadır. Bu alacak kalemi ile, başka birçok dava ve uyuşmazlığı beraberinde getiren ayni paylaşım yönteminden uzaklaşılarak, eşlerin katkılarını katılma alacağı ile nakdi olarak elde edebilmelerine imkân tanınmıştır. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır.[7] Denkleştirme yapıldıktan ve değer artış payı belirlendikten sonra geriye kalan miktar üzerinden katılma alacağı hesaplanmaktadır.
Evlilik birliği içerisinde satın alınan ev örneğimizde; ev hanımı olan eşin alacak hakları yukarıda saydığımız denkleştirme bedeli ve değer artış bedeli ile sınırlı değildir. Tüm bu bedeller hesaplanıp, edinilen taşınmazın değerinden çıkarıldıktan sonra, bu değerden geriye kalan miktar üzerinden de ev hanımının katılma alacağı talep hakkı bulunmaktadır.
- Sonuç
Evlilik birliği içerisinde; erkeğin bir işte çalışmak, kadının ise ev işleri ile ilgilenmek sureti ile evlilik birliğinin giderlerine katıldığı düzene sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu düzenin sorunsuz şekilde sürmesi mümkün ise de boşanma durumu söz konusu olduğunda tüm malvarlığı genelde erkek eş üzerine kayıtlı bulunduğundan, mali haklarının bilincinde olmayan ev hanımı, hiçbir geliri ve malvarlığı olmadan ortada kalmaktadır. Ancak 01.01.2002 tarihi itibari ile yürürlüğe giren yeni TMK ile edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiş ve özellikle ev hanımı olan kadınların içine düştüğü bu zor duruma çözüm getirilmiştir.
Ev hanımı olan eş, evlilik birliği içerisinde edinilen mallar üzerinde; o malın edinilmesinde eğer kişisel malı ile bir katkıda bulundu ise denkleştirme alacağı, o malın değerinin arttırılmasına olağan maddi ve manevi katılma faaliyetlerinin dışında bir katkı sağladı ise değer artış payı alacağı, tüm bu alacaklar malın değerinden çıkarıldıktan sonra edinilmiş malın eşlerin ortak malı sayılması nedeniyle katılma alacağı talebinde bulunabilmektedir. Tüm bu süreçlerde herhangi bir hak kaybı yaşanmaması, çalışmaması nedeniyle düzenli bir geliri bulunmayan ev hanımının boşanma halinde zor durumda kalmaması için mutlaka bir avukat tarafından davaların takip edilmesinde yarar vardır.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Prof. Dr. Faruk ACAR, “Türk Hukukunda Yasal Mal Rejimleri”, MHB, Cilt: 35, Sayı: 1, s.145.
[2] İpek Betül Aldemir, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Taraf İradelerinin Etkisi, On İki Levha Yayıncılık, 2018, s. 1.
[3] Araş. Gör. Gökcen Doğan, “Mal Rejimi Sözleşmelerinde Sözleşme Serbestisi ve Sınırları”, TAÜHFD, 2022, s.255.
[4] Türk Medeni Kanununda Düzenlenen Mal Rejimleri, TBB / HOY İşbirliği El Kitapları Serisi-2, Eylül 2019, s.26.
[5]Doç. Dr. Zafer ZEYTİN, “Yasal Mal Rejiminde Katkı Alacağı ve Değer Artış Payı Alacağı İlişkisi”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bahar-2011 Cilt:10 Sayı:36, s.306.
[6] Türk Medeni Kanununda Düzenlenen Mal Rejimleri, TBB / HOY İşbirliği El Kitapları Serisi-2, Eylül 2019, s.28.
[7] Yargıtay 8.HD, T.14.01.2014, E.2013/18689, K.2014/152.