İklim Kanunu Hakkında Bilgi Bülteni
- Giriş
9 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye’nin ilk İklim Kanunu (“İklim Kanunu”, “Kanun”), özel ve kamuya ait tüm gerçek ve tüzel kişilikleri kapsamakta olup, yeşil büyüme vizyonu çerçevesinde net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.
Bu bültende, İklim Kanunu’nun getirdiği yeni sistemler tanıtılarak sektörel sorumluluklar çerçevesinde yapılması gerekenler ele alınacaktır
- Ulusal Katkı Beyanı
Ulusal Katkı Beyanı (“UKB”)[1], İklim Değişikliği Başkanlığı koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşların iş birliğiyle uluslararası anlaşmalar ve standartlar gözetilerek sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum hedefleri ile taahhütlerini içerecek şekilde dönemsel olarak hazırlanan ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunulan bir belgedir.
Kanun uyarınca Sera gazı azaltımı ile iklim değişikliğine uyum yükümlülüğünü taşıyacak sektörler Ulusal Katkı Beyanında belirlenmiştir. Bu sektörlere ilişkin yükümlülük faaliyetleri, aktörlere mevzuatla verilen görev ve sorumluluklar dâhilinde gerçekleştirilecektir. Bu bağlamda kapsamda Ulusal Katkı Beyanı ve net sıfır emisyon hedefi çerçevesinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca düzenleme yapılarak ek yükümlülükler getirilebilecek, yükümlülük kapsamındaki sektörler gerektiğinde genişletilebilecektir.
- Sera Gazı Emisyon Azaltımıyla Yükümlü Sektörler[2]: Enerji sektörü, sanayi sektörü, ulaştırma sektörü, tarım sektörü, bina sektörü, atık sektörü ile arazi kullanım değişikliği ve ormancılık sektörü olarak belirtilmiştir.
Bu sektörlerdeki kurum ve kuruluşlar; ham madde verimliliği, kirliliğin önlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, karbon ayak izinin azaltılması, temiz veya düşük karbonlu ham maddelerin kullanımı, elektrifikasyonun yaygınlaştırılması, temiz teknolojilerin kullanımının artırılması gibi azaltım önlemlerinin alınması ile sıfır atık sisteminin[3] kurulması, uygulanması ve izlenmesiyle yükümlüdür.
- İklim Değişikliğine Uyumla Yükümlü Sektörler[4]: Tarım ve ormancılık sektörü, su sektörü, afet risk yönetimi sektörü, şehircilik sektörü, kırsal kalkınma sektörü, halk sağlığı sektörü.
Belirtilen sektörlerde faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları iklim değişikliğine uyumla ilgili planlama araçları ile risk ve etkilenebilirlik analizleri hazırlar, yatırım ve planlamalarında bunları dikkate alıp uygular. Ayrıca su kaynaklarının ve sürdürülebilir ekosistemin etkin yönetimini sağlar; tarımda sürdürülebilirliğin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına destek olur.
- Emisyon Ticaret Sistemi
Emisyon Ticaret Sistemi (“ETS”)[5], İklim Değişikliği Başkanlığınca kurulan, sera gazı emisyonlarına, net sıfır emisyon hedefine uygun bir üst sınır belirlenmesi ilkesine dayalı olarak çalışan ve tahsisatların alınıp satılması suretiyle sera gazı emisyonu azaltımını teşvik eden ulusal ve/veya uluslararası piyasa temelli mekanizmadır.
Doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetlerde bulunan işletmeler, ilgili faaliyetler için İklim Değişikliği Başkanlığından izin alır. ETS kapsamına dahil olan işletmeler yıllık sera gazı emisyonlarına karşılık gelecek şekilde yıllık olarak tahsisat teslimi yapmakla yükümlüdür.
ETS kapsamındaki tahsisat yükümlülüklerini ihlal eden işletmeler, yalnızca idari para cezalarıyla değil; aynı zamanda izin iptali ve faaliyet kısıtlamalarıyla da karşılaşabilir. Özellikle tahsisat teslim yükümlülüğünü üç yıl üst üste %80 oranında yerine getirmeyen işletmelerin sera gazı emisyon izinleri iptal edilir ve yeni izin başvuruları 3–6 ay süreyle reddedilir[6].
Ayrıca, izin almadan faaliyette bulunmak veya süresi bitmiş izinle devam etmek halinde de ağır para cezalarının yanı sıra faaliyet izinlerine ilişkin yaptırımlar söz konusu olabilmektedir.
ETS kapsamındaki tahsisat yükümlüleri, gönüllülük esasına göre kurulmuş karbon piyasalarından edinilmiş karbon kredileri ile tahsisat yükümlülüklerinin bir bölümüne denkleştirme uygulatabilir. [7]
- Yeşil Dönüşüm ve İklim Değişikliği ile Mücadele Destekleri[8]
İklim Kanunu, sera gazı emisyonlarının azaltımı ile iklim değişikliğine uyum potansiyeli yüksek olan yatırımları ve yeşil büyümeye katkı sağlayan faaliyetleri desteklemek amacıyla özellikle ETS kapsamındaki sektörler başta olmak üzere iklim değişikliğiyle müdahale uygulamalarına yönelik çalışan kurum ve kuruluşların yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele ve adil geçiş desteklerinden faydalanabilmesi için, Karbon Piyasası Kurulu kararları doğrultusunda uygun mekanizmaların oluşturulması öngörülmüştür.
Bununla birlikte, destek mekanizmalarından faydalanabilmek için Kanun ve ikincil mevzuatla getirilen yükümlülüklere tam uyum sağlanması gerekmektedir. Aksi halde işletmeler yalnızca idari para cezalarıyla değil, aynı zamanda izin iptali veya faaliyet durdurma gibi doğrudan operasyonel riskler ile karşılaşabilir.
- Yaptırımlar[9]
İklim Kanunu ile yalnızca idari para cezaları öngörülmekle kalınmamış; aynı zamanda faaliyet izinlerini doğrudan etkileyen yaptırımlar da düzenlemiştir. Bu kapsamda, İklim Kanunu hükümlerine aykırılık yükümlü sektörler açısından yalnızca mali değil, operasyonel riskler ile de karşı karşıya kalmıştır.
- Aykırılık halinde idari para cezası öngörülen durumlar aşağıdaki gibidir:
- Doğrulanmış sera gazı emisyon raporunu süresinde sunmamak,
- Ozon tabakasını incelten maddelere ilişkin yasaklara aykırı eylemler,
- Florlu sera gazlarına ilişkin usul ve esasların ihlali,
- ETS tahsisat teslim yükümlülüğünü yerine getirmemek.
- İdari para cezası dışında karşı karşıya kalınabilecek yaptırımlar ise aşağıdaki gibidir[10]:
- İzin iptali: Tahsisat teslim yükümlülüğünü üç yıl üst üste %80’in altında yerine getiren işletmelerin sera gazı emisyon izinleri iptal edilir, yeni izin 3 ila 6 ay süreyle verilmez.
- Faaliyetin durdurulması: Kanun ve Kanun uyarınca yayımlanan yönetmeliklere aykırı davrananlara söz konusu aykırı faaliyeti düzeltmek için Bakanlıkça bir defaya mahsus olmak üzere ve bir yılı aşmamak koşuluyla süre verilebilir. Verilen süre sonunda aykırılık düzeltilmez ise faaliyet, aykırılık giderilene kadar Bakanlık tarafından kısmen veya tamamen durdurulur. Ayrıca, verilen süre veya faaliyetin durdurulması, Kanunda öngörülen idari para cezalarının uygulanmasına engel teşkil etmez.
- Belge verilmemesi: Florlu sera gazı ihlallerinde ilgili işletmelere 3 ila 6 ay süreyle “hidroflorokarbon kontrol belgesi” verilmez.
- Sonuç
İklim Kanunu’nun getirdiği mekanizmalar, kısa süre içerisinde ticari hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelecektir. Kanun, özel ve kamu tüzel kişileri açısından yalnızca yeni fırsatlar ve destek mekanizmaları değil, aynı zamanda ağır idari para cezaları, izin iptali ve faaliyet durdurma gibi yaptırımlar da öngörmektedir.
Bu nedenle, özellikle özel sektör açısından kanuna mümkün olan en kısa sürede uyum sağlanması, hem idari ve cezai risklerin azaltılması hem de teşvik ve destek mekanizmalarından azami verim sağlanması açısından kritik önemdedir. Uyum sürecini stratejik bir öncelik haline getiren işletmeler, yalnızca yükümlülüklerini yerine getirmekle kalmayacak, aynı zamanda yeşil dönüşümün getirdiği rekabet avantajını da elde edeceklerdir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1]https://www.iklim.gov.tr/db/turkce/haberler/files/T%C3%BCrkiye%20Cumhuriyeti%20G%C3%BCncellenmi%C5%9F%20Birinci%20Ulusal%20Katk%C4%B1%20Beyan%C4%B1(1).pdf Erişim Tarihi:22.09.2025- 19:00
İklim Kanunu m.2/1-dd
[2] İklim Kanunu m.5 atfı ile işbu sektörler Ulusal Katkı Beyanında belirlenmiştir.
[3] https://sifiratik.gov.tr/SistemKurulumu Erişim Tarihi:22.09.2025- 19:05
İklim Kanunu m.9
[4] İklim Kanunu m.6 atfı ile işbu sektörler Ulusal Katkı Beyanında belirlenmiştir.
[5] İklim Kanunu m.2/1-g
[6] İklim Kanunu m.14/4/2-ç
[7] İklim Kanunu m.11
[8] İklim Kanunu m.13
[9] İklim Kanunu m.14
[10] Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde verilebilecek idari yaptırımlar ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturan fiiller bakımından öngörülen müeyyideler saklı tutulmuştur.