Uluslararası Hukuk ve Hukukçuya İlişkin Bilgi Bülteni
A. Giriş
Çeşitli ülkeler ya da uluslararası topluluklar arasındaki ilişkiler ile değişik ülkelerin uyrukluğunda bulunan veya vatansız (heimatlos) olan kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuka “uluslararası hukuk” veya “dış hukuk” (devletler hukuku, devletler özel hukuku gibi) denmektedir.[1]
Uluslararası hukuk, kendi içinde iki ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan ilki, devletlerin birbirleri arasındaki ve hukuki statüye sahip uluslararası organizasyonlarla aralarındaki ilişkileri düzenleyen uluslararası kamu hukukudur. Bu aktörlerin çıkarlarını gözetmek ve haklarını garanti altına almak üzere aralarında imzaladıkları uluslararası antlaşmalar ve yine bu aktörlerin aralarındaki uyuşmazlıkları karara bağlamakla görevli olan Uluslararası Adalet Divanı gibi kurumlardır ki bu kurumların vermiş olduğu emsal kararlar uluslararası kamu hukukunun temelini oluşturmaktadır.
Uluslararası hukukun ikinci ana başlığı ise bültenimizin ilerleyen kısmında değineceğimiz uluslararası özel hukuktur.
B. Uluslararası Özel Hukuk’un Genel Tanımı
Uluslararası özel hukuk, farklı ülkelerin vatandaşları olan gerçek ve tüzel kişiler arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Örneğin Türkiye’de faaliyet göstermekte olan bir Alman şirketiyle yine Türkiye pazarında iş yapmakta olan bir Fransız şirketi arasında doğabilecek bir uyuşmazlığın hangi ülkenin yasaları uyarınca çözüleceği uluslararası özel hukuk kuralları çerçevesinde belirlenecektir. Uluslararası özel hukuk, sürekli güncellenen ve genişleyen çok çeşitli kaynaklarıyla oldukça dinamik bir hukuk dalıdır. Bu dinamizme ayak uydurabilmek; bu alanda çalışan hukukçuların müvekkillerine doğru ve kaliteli şekilde danışmanlık edebilmeleri için elzemdir.
İşbu bültenimizin devamında uluslararası özel hukuka dinamik karakterini veren kaynaklar ve bu kaynaklara en iyi şekilde hâkim olabilmesi için bir uluslararası hukukçunun sahip olması gereken özellikler ele alınacaktır.
C. Avrupa Birliği Hukuku’nun Önemi ve Türk Vatandaşları Üzerindeki Hukuki Etkisi
Saldırganlık ve çatışmanın önündeki en büyük engelin diyalog ve dayanışma olduğunun önemini kavrayan Avrupa devletleri, Avrupa Birliği’nin (“AB”) temellerini atarken bunun yalnızca devletler düzeyindeki ilişkileri düzenleyen, ekonomik tabanlı bir oluşum olmasını istemişlerdir. Lakin bu oluşum, küreselleşmenin ve milletler arasındaki diyaloğun artması ve beraber hareket etme iradesinin etkisiyle beraber dönüşerek Avrupa Komisyonu (“AK”), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”), Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”) gibi kendine has uluslararası kurumlara sahip, AB gibi kendine özgü bir hukuk düzeninin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
C.1 AİHM Kararlarının Türk Vatandaşları Üzerindeki Hukuki Etkisi
Bilindiği üzere Türkiye de AK üyeleri arasında yer almaktadır ve bu sebeple AİHM’nin yargılama yetkisini kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru da dahil olmak üzere tüm iç hukuk yollarını tüketmiş her Türk vatandaşı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”) kapsamında sahip olduğu adil yargılanma, özel hayatın dokunulmazlığı gibi çeşitli haklarının ihlal edildiği iddiasıyla AİHM’ye başvurabilmektedir. Mahkemenin lehine karar vermesi durumunda kişinin uğradığı ihlal parasal olarak tazmin edilmektedir. İşte bu noktada vekil olarak atanacak hukukçunun önemi ortaya çıkmaktadır. Zira mahkemeye sunulacak talep ve savunmanın etkili olabilmesi, sürecin ancak AİHS ve AİHM içtihadına hâkim olan bir uluslararası hukukçu tarafından yürütülmesiyle mümkün olacaktır. Ayrıca AİHM’in kullandığı resmi yazışma dilleri Fransızca ve İngilizcedir. Bu nedenle dava avukatının bu dillerden en azından birini biliyor olması, sürecin daha sağlıklı şekilde işlemesini sağlayacaktır.
C.2 ABAD Kararlarının Türk Vatandaşları Üzerindeki Hukuki Etkisi
AHİM’in, AB ile Türkiye arasında imzalanan antlaşmaların maddelerinin nasıl yorumlanması gerektiğine dair vereceği kararlar, dolaylı yoldan Türk vatandaşlarını da etkilemektedir. ABAD’nın özellikle de Ankara Antlaşması’nın çeşitli maddelerinin nasıl yorumlanacağına dair vermiş olduğu kararlar AB ülkelerinde bu antlaşma çerçevesinde oturma ve çalışma izni verilmesinin ve halihazırda sahip olunan izinlerin geçerliliğinin kapsamını belirlemektedir. Vatandaşlarımızın bu doğrultuda sahip oldukları haklardan en iyi şekilde faydalanabilmeleri, kaliteli bir danışmanlık hizmeti almalarına bağlıdır. Bu hizmeti, onlara sağlayacak kişinin tercihen AB Hukuku alanında uzman bir uluslararası hukukçu olması, müvekkilin lehine olacaktır.
D. Uluslararası Tahkimin Sunduğu Avantajlar ve Uluslararası Tahkim Hukukçusu
Uluslararası tahkim, uluslararası ticareti kapsamında yaşanan çıkar çatışmalarını içeren anlaşmazlıkları çözmek için devlet mahkemeleri yerine bir hakeme yargı yetkisi veren bir alternatif anlaşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntemin sunduğu başlıca avantajlara değinmek isteriz.
D.1 Uluslararası Tahkimin Sunduğu Avantajlar
Uluslararası tahkim kapsamında taraflar, davanın özelliklerine bağlı olarak, hukukta veya belirli bir teknik konuda uzman olan bir veya daha fazla hakem seçebilirler. Örneğin, bir tahkim heyeti bir avukat ve iki teknisyenden veya bir avukat, bir iş insanı ve bir teknisyenden oluşabilir. Bu sayede uyuşmazlık, konuya devlet mahkemeleri hakimlerinden çok daha iyi hâkim olan profesyoneller tarafından daha tatmin edici şekilde çözülebilmektedir. Bu durum, tahkimin devlet mahkemeleri nezdinde görülen davalardan çok daha hızlı şekilde sonuçlanmasına da vesile olmaktadır. Hükmün verilmesi gereken süre, taraflarca, aksi takdirde Tahkim Kuralları tarafından belirlenir.
Ayrıca tahkim gizlidir ve duruşmaları halka açık değildir. Bu durum, davalarının veya kendilerini ilgilendiren hususlarda kamuoyunun dikkatine sunulmasını istemeyen taraflar için idealdir. Son olarak ise, uluslararası tahkim, özellikle uluslararası konularda mahkemeler arasındaki yetki çatışmalarını ve uygulanacak kanunun belirlenmesi hususunda çıkacak ihtilafı ortadan kaldırır. Bu nedenle taraflara bir hukuki öngörü ve güvenlik sağlar. Tahkim kararlarının infazı her yerde mümkündür. Ayrıca bu kararlar, dünyanın birçok ülkesi tarafından imzalanan uluslararası antlaşmalar sayesinde yurt dışında da kolaylıkla icra edilebilmektedir.
D.2 Uluslararası Tahkim Hukukçusu
Uluslararası tahkime ilişkin konular oldukça teknik olduğu için hem derin hukuk bilgisini hem de uluslararası yabancı kaynaklara başvuruyu zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, ticari kaynaklı uyuşmazlıkların temelinde farklı milletlerin farklı ticari anlayışlarından kaynaklanan çatışmalar da olabilmektedir. Bu sebeple, uluslararası tahkimle ilgilenen bir hukukçunun en azından İngilizce diline iyi derecede hâkim olması oldukça önemlidir. Buna ek olarak, uluslararası ticaret alanında uzman bir hukukçu, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde etkin rol oynama imkanına sahip olmalıdır. Çünkü uluslararası tahkim alanındaki anlaşmazlıklar, uluslararası hukuk mevzuatına dayalıdır. Hukukçunun bu mevzuata ve benzer uyuşmazlıklara dayalı hakem kararlarına hâkim olması, uzmanlığının dışında yine yabancı dil bilgisinin önemini ortaya çıkarmaktadır.
E. Genel Değerlendirme ve Sonuç
Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği küreselleşmeyle beraber insanlar arası iletişimin artması ile, politik ve ekonomik gelişmeler uluslararası özel hukukun uygulama alanında önemli yere sahip olmuştur. Bu durum, yeni ve etkin hukuki mekanizmaların ortaya çıkmasına vesile olmakla beraber uluslararası özel hukuk kapsamındaki uyuşmazlıkların çok daha teknik hale gelmesine de sebep olmuştur. Ayrıca bu alandaki mevzuat ve içtihat sayısı çok ciddi oranda artmıştır. Bu sebeplerden ötürü uluslararası özel hukuk kapsamındaki hukuki konular hakkında danışmanlık hizmeti alacak kişilerin, hak kaybına uğramamak adına uzman nitelikli ve tercihen yabancı dil veya dillere hâkim hukukçularla çalışmaları ayrıca önem arz etmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Ankara Hukuk Fakültesi Açık Ders Platformu – “Hukukun Dalları” Başlıklı Eğitim Mevzuatı Analizi