İnternet Ortamı ve Sosyal Medya Üzerinde Haksız Rekabet
1. KISACA HAKSIZ REKABET
Haksız rekabet kısaca, iktisadi rekabetin iyi niyet kurallarına aykırı olan aldatıcı davranış veya başkaca suretle kötüye kullanılması olarak tanımlanabilir.
Hukukumuzda haksız rekabetin herkese karşı ileri sürülebileceği düzenlenmiş olup; kötüye kullanımdan bir ticari işletmenin etkilenmesi gerekmemektedir. Her ne kadar Anayasa’da[1] Türk ekonomik hayatının serbest rekabete dayalı olduğunu söylenmekteyse de rekabetin serbestliği ilkesi haksız olmasını korumayacaktır.
Türk hukukunda ayrı bir haksız rekabet yasası olmasa da bu konu Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nda[2] (“TTK”), haksız rekabet kısaca “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar ile ticarî uygulamalar” olarak tanımlanmıştır.
Örnek olarak verilen haksız rekabet halleri ise,
- dürüstlük kuralına aykırı reklam ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar,
- sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltme,
- başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma,
- üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme,
- iş şartlarına uymama,
- dürüstlük kuralına aykırı genel işlem şartları kullanma olarak 6 ana kategoriye ayrılmıştır.
Ancak belirtmek isteriz ki sayılan dürüstlük kuralına aykırı davranış veya ticari uygulamalar sınırlı sayıda olmayıp TTK’da sayılmayan başka bir davranış da gayet haksız rekabet oluşturabilecektir.
İşbu makalede ise haksız rekabet kurumunun karşısında sosyal medyanın durumu hakkında açıklamalara yer verilecektir.
2. SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE HAKSIZ REKABET
- Genel Olarak
Sosyal paylaşım sitelerine olan ilgi ve bunların aktif, engelsiz, yasaksız kullanılması ülkemiz, özellikle genç nüfusumuz yönünden çeşitli sorunları gündeme getirebilmekte olup; bu sorunlardan biri de sosyal medya kullanımından doğan hukuki ihtilaflardır.
Her ne kadar sosyal medya kullanımından doğan ihtilaflar denince akla ilk olarak hak ve özgürlükler boyutu gelse de esasen sosyal medyadan doğan hukuki ihtilafların büyük çoğunluğunu sosyal paylaşım siteleri ve internet yoluyla yapılan haksız rekabet oluşturmaktadır.
- Sosyal Paylaşım Sitelerine Uygulanacak Yaptırımlar
Haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle korunan, bireysel yararların ötesinde daha geniş bir çerçeve içinde anlaşılmalıdır. Rakiplerin yanı sıra, rekabetin düzgün işleyişinde kamu yararı da korunmakta, özellikle müşteriler (tüketiciler) bu kuralların koruma alanı içine alınmaktadır.
Twitter, Youtube ve Facebook gibi siteler, sosyal paylaşım siteleri olarak ortaya çıkmış olsalar da bugün bu siteler reklam yapan ticaret şirketleri haline gelmiştir. Zira bu sitelerde internet ve teknolojinin verdiği imkânlar kullanılarak, kullanıcılara hizmet ve ürün reklamları yapılmakta, ancak bu reklamlar yapılırken uyulması gereken kurallara uyulmamaktadır.
Türk reklam şirketleri Türkiye’de reklam yaparken birçok kurala[3] tabi olmasına rağmen sosyal mecraları kullanarak reklam yapan şirketlerin bu yasaların birçoğuna uyma zorunluluğu olmadığından bu durum Türkiye’de reklam yapan şirketler bakımından haksız rekabet teşkil etmekte ve sosyal medya sitelerini hedef durumuna sokmaktadır.
Zira haksız rekabetin önlenmesine karşı açılacak davalarda davalı durumunda olacak Twitter, YouTube veya Facebook’un kusurlu olmalarına ihtiyaç olmadığı gibi ortada bir suçun varlığına da ihtiyaç yoktur. Dava açma hakkına sahip kişilerin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine karar verebileceği gibi bu sitelerin kapatılmasına dahi karar verebilir.
Açıklamak gerekirse mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını[4] da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilecektir.
Sosyal paylaşım sitelerinin yurt dışında yerleşik olması, bu şirketlere Türkiye’de dava açılmasına ve Türk Hukukunun uygulanmasına engel de teşkil etmemektedir. Zira haksız rekabetten doğan talepler, haksız rekabet sebebiyle piyasası doğrudan etkilenen ülke hukukuna tabidir. Haksız rekabet sonucunda zarar görenin münhasıran işletmesine ilişkin menfaatleri ihlal edilmişse, söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukuku uygulanacaktır.[5]
3. İNTERNET ORTAMINDA OLUŞABİLECEK HAKSIZ REKABET HALLERİ
- İstenmeyen E-Posta (“Spam”) Göndermek Suretiyle Haksız Rekabet
İstenmeyen e-posta (“spam”) kişinin elektronik posta kutusuna isteği dışında gelen e-postaları ifade etmektedir. Spam yoluyla gönderilen reklam, ilan, davetiye ve diğer pazarlama yöntemleri gerek tüketicilerin karar verme özgürlüğü açısından gerekse rakipler açısından ticari hayatın akışını olumsuz etkilemektedir.[6]
Bu doğrultuda spam gönderme teknikleri, rakiplere ve tüketicilere karşı özellikle saldırgan haksız bir ticari yöntem oluşturuyorsa, “köşeye sıkıştırılmış”[7] spam alıcıları[8] söz konusu haksız saldırıyı gerçekleştiren kişilere karşı tazminat talepli dava açabilecektir.
Bunun yanı sıra istenmeyen e-postanın,
- gerçek dışı veya yanıltıcı açıklama içermesi ve/veya
- başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açması
- karşılaştırmalı reklam oluşturması halinde de spam alıcısı, haksız rekabete ilişkin davaları açma hakkına sahip olacaktır.
- Alan Adlarıyla İlgili Haksız Rekabet
Alan adı, internet sitesinin adı ve adresi olan teknolojik bir semboldür. Alan adı olmadan internet sitesine sadece IP adresiyle ulaşılabilir. Her bir alan adı, niteliği gereği kendisini diğer alan adlarından farklı kılmaktadır.
Ticari işletmeler ve şirketler, reklam amacıyla markasını ya da işletme adını alan adı olarak seçtiği için, alan adlarının tanıtım işlevi olduğunu söylemek de mümkündür.
Alan adlarının ayırt edici özelliğinin ve tanıtım işlevinin olması alan adları arasında uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Alan adlarıyla ilgili sorunlar, marka hakkı ihlalleri ya da herhangi bir ad veya ticari adın ihlali şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Bu durum da haksız rekabetin oluşmasına sebebiyet vermektedir.
Bir alan adı, “başkalarının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açıyorsa” haksız rekabete konu olabilecektir. Zira, bir alan adının başkasına ait ticari isimlerin karıştırılmasına yol açması veya karıştırılma olasılığının bulunması halinde, bu alan adının kullanımı da haksız rekabetin oluşumuna sebebiyet verecektir. Karıştırılma veya karıştırılma olasılığı alan adının bütünü dikkate alınarak tespit edilmesi gerekmektedir. Eğer alan adını oluşturan işaret ya da sözcükler dürüstlük kuralına aykırı reklam veya satış yöntemlerine sebebiyet verecek şekilde oluşturulursa, bu durumda yine[9] hukuki yollara başvurmak mümkündür.
- Reklam Bantları (Banner) ve Pop-Up Reklamlar Yoluyla Haksız Rekabet
Başkalarına ait internet sitelerinde yer alan ve bu sitelerde genellikle bir bar ya da buton kullanılarak yapılan reklam türüne reklam bantları (“Banner”) denir. Pop-up reklamlar ya da kısaca pop-up ise, genellikle zararlı içeriğe sahip olan ve ilanlara dikkat çekmek amacıyla oluşturulan çevrimiçi reklamların bir türüdür. Bu reklamlar genellikle reklamı göstermek için aktif pencerenin altına açılan yeni pencerelerdir.
Banner’da bulunan reklamlar veya pop-up reklamlar
- başkalarının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açıyorsa ve/veya
- başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak suretiyle karşılaştırmalı reklam oluşturuyorsa muhataplarca haksız rekabete ilişkin davaları açılabilecektir.
- İlişim (Link) ve Çerçeveleme (Framing) Yoluyla Haksız Rekabet
Bir işletme, internet sitesinde reklam ya da mal ve hizmetlerini tanıtmak amacıyla başka sitelere bağlantılar verebilir. İlişim (link) başka bir internet sitesini açmak için kullanıcının tarayıcısını tanımlayan web sayfasının programında yer alan komuttur. Çerçeveleme ile bir veya daha fazla farklı adresleri içeren unsurların bir web sayfasında görünmesine olanak sağlanır. Çerçeveleme, genellikle tanıtım amacı ile web sayfalarında kullanıcıların ilgisini çekmek için kullanılan bir reklam metodudur. İnternet sitesinde yer alan bir link, değişik açılardan haksız rekabete yol açabilir.
Örneğin; bağlantının yaratacağı hoş olmayan kullanımlar, ilgili marka için kötü imaj oluşturabilir. Bu durum, dürüst olmayan, haksız ve hukuka aykırı bir davranış oluşturacağı için hoş olmayan kullanımlar sonucu markası zarar gören taraf, Ticaret kanununa dayanarak haksız rekabete ilişkin hukuki yollara başvurabilecektir.
- Yönlendirici Kod (Metatag) Yoluyla Haksız Rekabet
Yönlendirici kod, bir web sayfasının bazı yönlerini tanımlayan, HTML içinde yer alan bir kodlama deyimidir. Bir metin etiketi içinde sunulan bilgiyi ifade eden yönlendirici kodlar, internet kullanıcısının, internet sayfasında yer alan bilgiyi bulabileceği sayfaların indeksini oluşturan arama motorları tarafından kullanılır.
Yönlendirici kodlar, genel olarak üçüncü kişinin internet sitesiyle karışıklığa yol açıyorsa ya da bir başka işletmenin tanınmışlığından faydalanıyorsa, haksız rekabete yol açan bu yönlendirici kodlara karşı haksız rekabete ilişkin hükümler uygulanabilecektir.
Ayrıca, marka veya isim arama motorlarında sorgulandığı zaman, bu marka veya isim yönlendirici kod olarak kullanılıyorsa ya da bir internet sitesinin olası müşterilerini rakibin sitesinden uzaklaştırıp, yönlendirici kodu kullanan siteye yönlendiriliyorsa, bu eylemler de haksız rekabetin oluşumuna sebebiyet verebilecektir. Bu durumda, ilgili üçüncü kişiler haksız rekabet iddiası ile dava açabilecek ve yönlendirici kod sebebiyle uğramış oldukları zararı da talep edebilecektir.
- Adwords Reklamlar Yoluyla Haksız Rekabet
Adwords reklam sistemi, arama sonucu çıkan web sayfasında, reklam veren tarafından belirlenen anahtar kelime ve kelime gruplarının, arama motorunda aranması ile aynı reklam veren tarafından belirlenen tanıtıcı ibarelerin ve internet sitesine bağlı linkin bulunduğu reklamın, arama motorları tarafından reklam için ayrılan bölümünde gösterilmesi suretiyle gerçekleşen bir reklam metodudur.
Adwords reklamlar ile başkasının tescilli olmayan markası, işaretleri ve ticaret unvanı kullanılarak başkasının tanınmışlığından yararlanma veya gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunma söz konusu ise, bu reklamlar dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturabilecektir.
4. SONUÇ
Haksız rekabete ilişkin hükümler bütün katılanların yararına, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğundan ve bunun çok büyük bir kısmını sosyal medya oluşturduğundan henüz sosyal mecralar özelinde ek bir düzenleme getirilmemişse de TTK uyarınca sosyal paylaşım siteleri ve internet ortamında gerçekleşebilecek haksız rekabet halleri ile ilgili uyuşmazlıkları, hak kayıplarını, uğranılan maddi manevi zararları veya henüz oluşmamış olup oluşması muhtemel olumsuz durumları yukarıdaki hallerde ilgili davaları açıp mahkeme kanalıyla bertaraf edebilmek mümkündür.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
KAYNAKÇA
- Doç. Dr. Vural Seven ”Sosyal Paylaşım Sitelerinin Haksız Rekabet Karşısındaki Durumu” (ilgili yazısı)
- Av Göksu Safışık (Unfair Competition on the Internet) İnternet ortamında haksız rekabet (ilgili yazısı)
[1] Bknz: Anayasa madde 48
[2] Bknz: TTK madde 55
[3] Örneğin internette reklam yapan Türk reklam şirketleri, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabidir.
[4] Hizmet Sağlayıcı, elektronik ticaret faaliyetlerinde bulunan gerçek veya tüzel kişilerdir.
[5] Bknz: 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 37
[6] Saldırgan satış yöntemlerine ilişkin TTK, ’nın 55/1-a,8 alt bendinin gerekçesinde, bu bendin her türlü saldırgan satış yöntemini kapsadığı, saldırgan reklamların ise genel hükmün kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
[7] Madde gerekçesinde “özellikle saldırgan” ibaresi “önemli olan saldırganlığın özellik taşıması ve muhatabını adeta köşeye sıkıştırmasıdır” şeklinde açıklanmıştır.
[8] TTK’nın 55/1-a,8 alt bendine dayanarak
[9] TTK’nın 55/1 bendine dayanarak