Şirketler Arası Organik Bağ İddiası ve Organik Bağın Kanıtlanması Hakkında Bilgi Bülteni
A. Genel Olarak
Bazı durumlarda artık borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmiş şirket yetkilileri ve borca batmış şirketin alacaklarını ödemek yerine bir başka şirket üzerinden ticari faaliyetlerine devam etme ve muvazaalı bu işlem ile alacakların kaçırma yolunu seçmektedirler. Bu durumda şirket alacaklılarının alacaklarına kavuşmasını için bu iki şirket arasında (organik) bağ olduğunu ispat etmeleri gerekmektedir.
Organik bağ, mevzuatımızda tanımlanmamış olmakla birlikte Yargıtay içtihatlarınca geliştirilmiş/geliştirilmekte olan bir kavram olup; borçluların şirketi bu şekilde kaçırarak başka bir şirket üzerinden ticari faaliyetlerine devam etmesi durumunda gündeme gelmektedir.
Alacaklılar tarafından organik bağ, alacaklı olunan şirkete karşı alacak davası açılması sırasında ileri sürülebileceği gibi aynı zamanda borçlara ilişkin icra takibi yapıldıktan ve borçlu tarafından itirazda bulunulduktan sonra itirazın kaldırılması/itirazın iptali davası sırasında da ileri sürülebilmektedir.
B. Organik Bağın Varlığını Gösteren Unsurlar
İki şirket arasında organik bağ olduğunu tespit için Yargıtay tarafından geliştirilmiş birtakım kriterler bulunmaktadır. Şirketlerin;
>hakim sermaye ortaklarının aynı olması,
>kayıtlı adreslerinin aynı olması,
>faaliyet konularının aynı olması,
>aynı adreste faaliyet göstermeleri gibi hususlar organik bağa işaret etmektedirler.
Şirketler arası organik bağ varlığına delil olarak gösterilebilecek en önemli unsurlar arasında işyerinin devredilmesi yer almaktadır. İşyerini devralan yeni şirketin ortaklarının eskisi ile kısmen aynı olması ya da şirket yetkililerinin akraba olması, eski işyeri çalışanlarının devredilen işyerinde aynı kadro ile çalışmaya devam etmesi, yeni şirketin aynı adreste farklı isimle aynı faaliyeti yürütmesi gibi durumlar Yargıtay tarafından organik bağın varlığını kanıtlayan hususlar arasında sayılmaktadır.[1]
Hatta Yargıtay borçlu şirket adına gönderilmiş kolilerin, evrakların, faturaların ve diğer sair evrakların bu yeni işyerinde bulunması halini de organik bağın göstergeleri arasında kabul etmiştir.[2]Ancak sadece iki şirketin kurucularının aynı olmasının ya da şirketlerin aynı alanda faaliyet göstermelerinin her zaman için organik bağ göstergesi sayılmamaktadır. Yargıtay bu noktada aynı gruba ait şirketlerin arasında organik bağ bulunmasının olağan olduğunu belirtmiş ve bu durumlarda daha somut olguların bulunmasını ve daha detaylı incelemelerin gerçekleştirilmesini gerekli görmüştür.
C. Sonuç Olarak
Organik bağ ilişkisi, borçlunun alacaklının alacak taleplerine ve hakkına karşı varlıklarını kaçırmak adına bir başka kişilik adı altında faaliyetlerine devam etmesi halinde alacakların tahsili için ispat edilmesi gereken bir ilişkidir. Organik bağın varlığını gösteren en belirgin göstergeler arasında iş yerinin devredilmesi, şirketlerin faaliyet konusunun, adreslerinin ve yetkililerinin aynı olması, eski işyerine ait herhangi bir belge bulunması bulunmaktadır.
Yargıtay’ın da belirttiği üzere alacaklılardan kaçmak için yapılan bu eylem; kanuna karşı hile, hakkın kötüye kullanılması, muvazaa ve dolaylı teslim hallerine sebebiyet vermektedir. Bu durumda organik bağın tespiti için tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla organik bağ tespit edildiğinde borçlu şirketin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan şirket ile özdeş sayılarak şirketlerin kanuna ve alacaklılara karşı müteselsilen ve müştereken sorumlu oldukları kabul edilmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] “…Ticaret Sicil kayıtlarına göre davacının ilk çalıştığı … Restoran şirketinin 2008-2009 yıllarındaki tescilli adresi ile ikinci çalıştığı … Su Ürünleri şirketinin sonradan taşındığı adresin aynı olmasının yanında bu iki şirketin bir kısım ortaklarının aynı bir kısım ortaklarının ise soy ismi aynı olan kişiler olduğu, her iki şirket arasında organik bağ ve işyeri devri bulunduğu, davacının ikinci çalıştığı … Su Ürünleri şirketi işyerinden ayrıldıktan sonra aynı adreste ve faaliyet konusu değişmeyen işyerinde davalı şirket işçisi olarak çalışmaya devam ettiği ve işyeri devri bulunduğu anlaşıldığından…” Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E. 2019/4402 K. 2019/13939 T. 25.6.2019
[2] “…haciz adresinde yapılan evrak araştırmasında ise borçlu şirket ve yetkilisinin isminin geçtiği güncel tarihli evrakların bulunduğu, delil olarak gösterilen bu takip dosyasına ilişkin olarak üçüncü kişi vekilince istihkak iddiası öne sürülür iken borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin hiç bir ilgisinin bulunmadığının, adresin boş olarak kiralandığının ve borçlu şirketin bu adreste faaliyet göstermediğinin beyan edildiği… istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekir.” Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2016/11468 K. 2019/5813 T. 12.6.2019