Mirası Ret Hakkının Düşmesi Hakkında Bilgi Bülteni
A. Giriş
Bir kişinin ölümüyle beraber sahip olduğu tüm hak ve yükümlülükler herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmaksızın, kendiliğinden mirasçılarına geçer[1]. Bu sebeple mirası almak istemeyen mirasçıların süresi içinde mirası reddetmeleri gerekmektedir. Süre içerisinde mirası reddetmeyen mirasçı mirası reddetme hakkını kaybeder ve mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur[2].
Mirasın reddi hakkı kısaca mirasbırakanın ölümü üzerine mirasçılarının, kendilerine geçen mirası kabul etmeme hakkıdır. Mirasa ilişkin düzenlemeleri içeren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“Kanun”) mirasın reddi hakkını hem kanuni hem atanmış mirasçılara tanımış olup, miras sözleşmesi ile atanmış olan mirasçılar dahi reddi miras hakkına sahiptirler.
Mirasın reddi hakkının mirasçılar tarafından, miras bırakanın ölüm gününün öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay içinde kullanılması gerekmektedir. Eğer yasal mirasçı, kendisinin mirasçı olduğunu miras bırakanın ölüm tarihinden daha sonraki bir zamanda öğrenmişse, bu süre ölümle değil mirasçı olunduğunun öğrenilmesi ile işlemeye başlamaktadır. Bu bakımdan, 3 aylık sürenin başlaması için bu iki hali öğrenmenin birlikte bulunması gerekir.
Bununla birlikte 3 aylık ret süresi sona ermemiş de olsa aşağıdaki şekilde hareket eden mirasçıların reddi miras hakkı düşmektedir[3]:
>Tereke işlemlerine karışan,
>Terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan
>Tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden
B. Mirasın Reddi Hakkının Düşmesi
Bir önceki bölümde kısaca bahsedildiği üzere terekenin olağan yönetimi niteliğindeki işler dışındaki işleri yapan mirasçıların mirası zımnen kabul ettiği varsayılmakta ve bu mirasçıların reddi miras hakları düşmektedir.
İsviçre’den farklı olarak Türk Yargıtay’ı, olağan yönetim işleri kavramını daha geniş yorumlayarak, mirasçının amacı tereke üzerinde tasarruf olmayıp, bu işlemin yapılmaması durumunda meydana gelebilecek bir zararın önüne geçmek olduğunda, işbu tereke işlemleri olağan yönetim işi olarak kabul edilmektedir.
Örneğin tereke içerisinde yer alan bir bağı veya bahçeyi telle çevirmek, kiradaki evin kira bedelini alıp sulh hakimine teslim etmek, mirasçılık belgesi talep etmek, terekenin mali durumunu öğrenmek amacıyla araştırma yapmak, ihtiyati tedbir alınmasını talep etmek, vergi cezasından kurtulmak için vergi borçlarını ödemek, acil davaları açmak, zamanaşımını kesmek için dava açmak, zorunlu tamiratları yapmak, temerrüt faizinden kurtulmak için muaccel borçları ödemek, değeri düşmekte olan kıymetli evrakı satıp paraya çevirmek gibi işlemler terekenin olağan yönetimi niteliğinde sayılmaktadır. Bu sebeple bu ve bunun gibi davranan mirasçıların mirası kabul ettiği varsayılmayarak mirasın reddi haklarına halel gelmemektedir.
Buradan hareketle, mirasçının mirası kesin olarak kabul etme iradesini ortaya koyan, mirasçının kendisini mirasçı gibi hissettiğini ve mirasa o sıfatla karıştığını gösteren iş ve eylemlerde bulunan mirasçıların mirası ret hakları düşmektedir.
Örneğin, terekeye dâhil malları kiraya vermek veya terekedeki bir evde ikamete başlamak, terekeye dahil bahçenin veya bağın meyve ve üzümlerini toplamak, terekeye dahil bir malı satmak, alacakları tahsil etmek, muayyen mal vasiyetlerini yerine getirmek, mirasbırakanın borçlarını ödemek, tenkis davası, iptal davası, miras sebebiyle istihkak davası veya taksim davası gibi mirasçılık sıfatına dayanan davaları açmak, miras payını devretmek gibi işler mirasın kabulüne karine olan hareketler arasında sayılmaktadır.
C. Sonuç Olarak
Görüldüğü gibi; mirasçının amacı tereke üzerinde tasarruf olmayıp, bu işlemin yapılmaması durumunda meydana gelebilecek bir zararın önüne geçmekse, işbu tereke işlemleri olağan yönetim işi olarak değerlendirilmektedir. Mirasçının yaptığı işleme üçüncü kişilerin (tereke alacaklılarının) hayatın olağan akışına ve dürüstlük kuralına göre verecekleri anlam da mirasçının yaptığı işin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmaktadır.
Terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı ise mirası reddedememektedir. Bu konudaki nihai değerlendirmeyi, her olayın özelliklerine göre hâkim takdir etmektedir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Bkz: Türk Medeni Kanunu madde 599
[2] Bkz: Türk Medeni Kanunu madde 610/2