İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takipte İtirazın Hükümden Düşürülmesi
A. Giriş
İpotek mevcut ya da ileride doğması muhtemel olan alacağı teminat altına almak için taşınmaz üzerinde kurulan ve alacak hakkını güvence altına alan bir tür rehin hakkıdır. Borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklı, lehine kurulan rehin hakkı uyarınca taşınmaz malı sattırarak alacağını tahsil edebilmektedir. Alacaklının bunun için öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yoluna başvurmalı, takibe itiraz olması halinde itirazın kaldırılması yoluyla takibi kesinleştirmeli ve daha sonra satış ve paraların paylaştırılması aşamalarını tüketmesi gerekmektedir. İşbu bilgi bülteninde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte itirazın hükümden düşürülmesi detaylı olarak incelenecektir.
B. İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yolu hukukumuzda öncelikli olarak başvurulması gereken bir takip yoludur. Şöyle ki; alacağı rehin hakkı ile teminat altına alınan alacaklının önce rehne başvurma zorunluluğu gereği öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yoluna başvurması gerekmektedir. İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip ilamlı ve ilamsız olmak üzere iki tür de yapılabilmektedir. Takip yolunun ayrımı ipoteğin türüne ve alacaklının sahip olduğu belgelere göre yapılmaktadır.
İpotek mevcut bir alacak için kurulabileceği gibi henüz doğmamakla birlikte ileride doğması muhtemel bulunan bir alacak için de kurulabilir. Miktarı belli, muaccel ve kesin bir alacak için kurulan ipotek türüne ana para ipoteği denmektedir. Henüz doğmamış ama ileri de doğması beklenen alacaklar için ipotek sözleşmesi ile bir üst limit belirlenen ipotek türüne ise limit ipoteği denmektedir. Burada ipoteğin hangi miktara kadar borcu güvence altına aldığı farazi olarak belirlenir. Bu değer ipotekli taşınmazın bu borçtan en fazla ne kadarını karşılayacağını gösteren bir tavan değerdir. Bu nedenle eğer asıl borç, faiz ve giderler toplamı bu değeri aşmaktaysa, ipotek aşan kısım için teminat oluşturmaz. Uygulamada oldukça sık rastlanılan cari hesap veya kredi açma sözleşmesinin teminatı olarak kurulan ipotek türü limit ipoteğidir. Ana para ipoteğinde ipotek sözleşmesi kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe konu yapılır. Ayrıca, alacaklı alacak veya ipotek bir ilama bağlanmışsa yine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yoluna başvurabilir. Limit ipoteği bakımından ise, ipotek sözleşmesinde kayıtsız şartsız bir borç ikrarı olmadığından ve mevcut bir alacak doğmadığından sadece ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılabilmektedir.
C. İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takipte İtiraz
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takiplerde, alacaklının elinde ilam veya ilam niteliğinde belgeler ya da kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren ipotek sözleşmesi mevcut olduğundan borçluya itiraz hakkı tanınmamıştır. Ancak takibe dair İcra İflas Kanunu’dan kaynaklı şikayet hakkı saklıdır. Borçluya gönderilen icra emri ile borcu 30 gün içinde ödemesi veya icranın geri bırakılması kararı sunması ihtarı yapılır. Borçlu bu durumda ancak İcra Mahkemeleri’ne icranın geri bırakılması yolu için başvurabilir.
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takiplerde ise borçluya 30 gün içinde borcunu ödemesi ve ödeme emrine karşı 7 gün içinde itiraz hakkı olduğu ihtar edilir. İtiraz, yazılı veya sözlü olarak İcra Müdürlüğü’ne yapılır. Borçlu ve ipotek sözleşmesinin tarafı 3. Kişi ise ödeme emrine karşı 7 gün içinde itiraz edebilir. Borçlu ve 3.kişi bu takip bakımından mecburi takip arkadaşıdır ve birinin itirazda bulunması takibin durması bakımından yeterlidir. Ancak itiraz hakkı iki yönden sınırlanmıştır. Bunlardan birincisi; borçlu ve üçüncü kişi ödeme emrine karşı zamanaşımı itirazında bulunamaz. Çünkü alacak taşınmaz rehni ile teminat altına alındığında zamanaşımı süresi işlememektedir. İkinci olarak ipotek hakkına itiraz edilememektedir. Zira ipotek hakkı bir resmi senettir ve iptali ancak sahtelik davasına konu edilebilmektedir. İşbu davaya da menfi tespit davasına ilişkin hükümler kıyasen uygulanır. Bahsi geçen iki hal hariç borçlu ve üçüncü şahıs borca, faize ve tüm ferilere ve yetkiye itirazda bulunabilir. Borçlu borca tam itirazda bulunabileceği gibi kısmi itirazda da bulunabilir.
D. İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takipte İtirazın Hükümden Düşürülmesi
Ödeme emrine itiraz halinde takip kendiliğinden durur ve takip işlemlerine devam edebilmek için itirazın hükümden düşürülmesi gerekmektedir. İcra İflas Kanununda (“İİK”) yapılan atıf nedeniyle itirazın hükümden düşürülmesinde genel hükümler uygulanmaktadır. Alacaklı taraf borçlunun yapmış olduğu itiraza karşı genel mahkemelerde 1 yıl içinde itirazın iptali davası açarak veya 6 ay içinde İcra Mahkemesi’nde itirazın kaldırılması davası açarak itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmektedir. Ancak, ipotek veren 3.kişi ise gerek ilamlı takiplerde gerek ilamsız takiplerde icra takibine başlanmadan önce, ipotekle teminat altına alınan miktarın açıkça belirtilerek muacceliyet ihbarında bulunulması gerekmektedir. Yargıtay, itirazın iptali ve itirazın kaldırılması davalarında işbu muacceliyet ihtarını dava şartı olarak kabul etmekte ve gönderilmemişse davanın usulden reddedilmesi gerektiği görüşündedir.[1]
E. İtirazın İncelenmesi
Borçlu, borca kısmı veya tam olarak itiraz edebilmektedir. Ancak, genel haciz yoluyla takipten farklı olarak borçlu tam itirazda bulunsa bile limit ipoteklerinde üst sınırı aşan kısım İcra Mahkemesince resen göz önünde bulundurulur ve itirazın bu miktar üzerinden kaldırılmasına veya iptaline karar verilir. Alacaklının İİK m.68 hükmüne göre 6 ay içinde itirazın kaldırılması yolun başvurması halinde İcra Mahkemesi, takip dayanağı belgeleri İİK m.68’deki esaslara göre inceler. İİK m. 68 hükmünde sayılı belgeler, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgedir. Ancak, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ipotek, bir cari hesap veya işleyecek kredi vesaire gibi bir mukavelenin teminatı olarak verilmişse, icra mahkemesi bu mukavele ve bununla ilgili sair belge ve makbuzları da İİK m.68 hükmüne göre inceler. Bu hüküm ile, sayılı belgeler İİK madde 68 hükmündeki belgelerden olmasa da hepsi birlikte değerlendirildiğinde alacaklılık ortaya çıkıyorsa İİK m.68 hükmünde belge olarak kabul edilmektedir.[2] Yargıtay da İİK m.68 hükmünü uygularken tek belge kabul etmekte, zincir belgeleri alacaklılığın ispatı için yeterli görmemekte iken ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte bu uygulama Kanun’daki istisna nedeniyle genişletilmiştir. Hal böyle iken, alacaklının elinde söz konusu belgelerden var ise ve borçlu itirazını haklı gösterecek belge ibraz edemezse İcra Mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir. Davayı alacaklının kazanması halinde borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatı, borçlunun kazanması halinde alacaklı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilir. İtirazın kaldırılması yargılamasında verilen ilam için istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde on beşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmamaktadır.[3]
Alacaklının elinde İİK m.68 anlamında belge olmaması durumunda itirazın iptali davası açabilmektedir. İtirazın iptali davası bakımından ise, ilgili maddenin genel hükümlere atıfta bulunması nedeniyle farklılık mevcut değildir. Genel haciz yoluyla takipte başvurulan itirazın iptali prosedürü aynı şekilde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte de uygulanır.
Borçlunun itirazında dayandığı belgeler, adi nitelikte olup da, borçlu bu belgelerden birinin imzasına ayrıca ve açıkça itiraz ederse alacaklı İcra Mahkemesi’nde itirazın geçici kaldırılması yoluna başvurabilmektedir. Bu halde İcra Mahkemesince sadece imza incelenmesi yapılmaktadır. İşbu inceleme de genel haciz yoluyle takipte yapılan inceleme gibidir. Ancak, İcra Mahkemesi’nce verilen geçici kaldırma kararı kesin kaldırma kararına dönüşmedikçe alacaklı ipotekli taşınmazın satışını isteyememektedir. Bu nedenle geçici kaldırma kararını istinaf eden borçlunun %15 teminat yatırmasına gerek bulunmamaktadır.
F. Sonuç
İpoteğin kaldırılması yoluyla takipte, borçlu ve muaceliyet ihbarında bulunulması koşuluyla üçüncü kişi, ipotek hakkı ve zamanaşımı hariç olmak üzere borca, yetkiye, faize ve tüm ferilere itiraz edebilmektedir.Bu halde alacaklı, itirazın iptali, itirazın kesin kaldırılması veya geçici kaldırılması davaları ile itirazın hükümden düşürülmesini sağlamadıkça itirazla birlikte takip durmaktadır. İİK’nın genel hükümlere yaptığı atıf ile işbu davalarda genel hükümler uygulanmasının yanı sıra özel bir takip yolu olduğu için bazı istisnalar da getirilmiştir. Bu kapsamda, itirazın kaldırılması davasında İcra Mahkemesi ilgili maddede sayılı belgeler, İİK m.68/1 hükmündeki belgelerden olmasa dahi 68. madde çerçevesinde inceleyecek ve alacaklılığın ispatına yarayan zincir belgeleri İİK m.68 anlamında belge olarak kabul edecektir. Ayrıca itirazın kaldırılması davasında verilen ilama karşı istinaf yoluna başvuran borçlu takip konusu alacağın %15’i oranında teminat yatırmadığı takdırde satış durmayacaktır. Elinde İİK m.68 anlamında belge olmayan alacaklı itirazın iptali yoluna başvurarak genel hükümlere çerçevesinde yapılan inceleme ile itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilecektir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Bkz: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2001/7762 E., 2002/5878 K.
[2] Karmış, Enver, “İpotek& Rehin ve Paraya Çevrilmesi”, 2019, 2. Baskı, s.586
[3]Aydoğdu, Murat, “İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamsız Takip”