Kıyı Kenar Çizgisi İçinde Kaldığı İçin İptal Edilen Tapularda Tazminat Hakkına İlişkin Bilgi Bülteni
A. Giriş
Kıyılar herkesin ortak kullanımına açık olmakla birlikte niteliği itibariyle sahipsiz kamu mallarındandır. Özel öneme sahip olması nedeniyle de Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında (“AY”) düzenlenmektedir. İlgili maddede[1] kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufunda olduğu ve kişilerin kıyılardan yararlanma şartlarının kanun ile belirleneceği düzenlenmiştir. Bu anlamda Kıyı Kanunu’nun (“Kanun”) ilgili maddelerinde[2] de açıkça ifade edildiği üzere kıyılar üzerinde özel mülkiyet kurulması ve bunların tapuya tescili mümkün değildir. Buna rağmen zaman zaman idare tarafından yapılan hatalar sebebiyle kıyı veya kıyı kenar çizgisi üzerinde kalan alanlarda özel mülkiyet tesis edilerek tapuya tescil de yapılabilmektedir. Sonradan bu durum idare tarafından tespit edilerek özel kişi adına tescil edilen tapunun iptaline yönelik dava açılmaktadır.
Bu iptal davası neticesinde tapu sahibinin, tapusunun iptal edilmesi karşısında bir tazminat hakkı bulunmakta olup, işbu bilgi bülteninde bu tazminat hakkının kaynağına, niteliğine ve kullanılmasındaki usüllere yönelik açıklamalar yapılacaktır.
B. Tazminat Hakkının Kaynağı
İdarenin daha önceden kıyı kenar çizgisi olarak tespit yapmadığı ve bu doğrultuda ilgili bölgede özel mülkiyet tesis edilmesine bir engel bulunmaması sebebiyle tapuya tescile izin verdiği alanlar, tapuların tescil edilmesinden çok sonraki dönemlerde kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldıkları yönünde idarece tespit yapıldıktan sonra yine idare tarafından tapu sahiplerine açılan tapu iptali davalarına konu olmaktadır.
Burada tapu sahipleri tarafından hak ihlaline yol açan asıl husus, daha önceki dönemde kıyı alanlarında özel mülkiyet sahibi olma hakkı veren idarenin, daha sonrasında kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkına tabi tapular hakkında iptal davası açarak kamu yararı amacını bireysel hak ve menfaatlerin önünde değerlendirmesidir.[3] Bu anlamda söz konusu ödenmesi gereken tazminatın ortaya çıkış noktası, devletin özel mülkiyeti koruma yükümlülüğü ve idarenin kendi yaptığı hatalardan doğan kusursuz sorumluluğudur.
C. Uyuşmazlığın Yargı Sü reci ve Tazminat Hakkının Hukuki Aşamaları
Tapu malikleri ile idare arasındaki bu uyuşmazlıkların başladığı dönemlerde kamulaştırma yapılmaksızın tapu iptali yoluna başvurulmasıyla tapu maliklerine, yaşamış oldukları hak kayıplarını tazmin amacıyla herhangi bir tazminat ödemesi yapılmamıştır. Bunun üzerine temel hak ve hürriyetlerden olan ve AY’nin 35. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlali sebebiyle birçok özel mülkiyet sahibi kişi yasal süreçlere başvurma yolunu tercih etmiştir.[4]
Bu anlamda tapu iptal davaları sonucunda malikler kendilerine tazminat ödenmesi istemiyle iç hukuk yollarını tüketmiş ancak bir sonuç alamamışlardır. Bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (“AİHM”) bireysel başvuru yoluna gidilmiştir. AİHM ilgili kararında[5] tapu iptali neticesinde davacılara herhangi bir tazminat ödenmemesini ve mülkiyetin korunması ile kamu yararı arasında kurulması gereken adil dengenin davacılar aleyhine bozulmasını ihlal nedeni kabul etmiştir.
Bu doğrultuda, davalı Türk hükümetinin yapması gereken düzenlemenin; kıyı alanlarında taşınmazı bulunan davacıların mülkiyet haklarını tanıyarak tapu iptali yoluna başvurmaması veya davacıların kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkından yoksun kalacak olmaları nedeniyle davacılar lehine tazminat vermesi olduğu hüküm altına alınmıştır. [6]
D. AİHM Kararı Sonrası İç Hukuktaki Değişim
Mahkemenin verdiği karar sonrasında Türk Hukukunda da görüşler ve mahkeme kararları değişmeye başlamıştır. Nitekim ilgili Yargıtay Kararında [7] devletin tapu kayıtlarının tutulmasında kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ve bu kayıtlarda yapılan hatalardan ilgili hüküm[8] gereğince sorumlu olduğunu belirtmektedir.
Yine aynı kararında söz konusu taşınmazların satın alım ve akabindeki tapu işlemlerinin tapu siciline güven ilkesi dahilinde gerçekleştiğini ve hal böyleyken davacıların, adlarına kayıtlı tapu kayıtlarının iptal edilmesi sebebiyle zarara uğradıklarının açık olduğunu vurgulamaktadır.
Görüldüğü üzere kararlarda da belirtilen ilkeler ışığında tapuları iptal edilen taşınmaz maliklerinin bu durum karşısında hakkaniyete uygun bir tazminata hak kazanmaları gerektiği kuşkusuzdur.
E. Tazminat Miktarının Belirlenmesi
Dava sonucunda hükmedilecek tazminat miktarı davacının tapu kaydı iptali nedeniyle uğramış olduğu gerçek zarar miktarı kadar olmalıdır. Gerçek zarar miktarı ise tapu iptalinin hiç yaşanmadığı durumda davacının malvarlığı ne miktarda ise o miktarı tamamlayacak tutarda olmalıdır. Sonuç itibariyle tazminat miktarı tapu iptaline konu olan taşınmazın değerinin belirleneceği tarih olan tazminat davası tarihindeki karşılıklarına, fiyat artış endekslerinin de uygulanması sonucu belirlenen miktar olmalıdır.
F. Sonuç
Devletin özel mülkiyeti koruma yükümlülüğü bulunmakla birlikte aleni nitelikteki tapu işlemlerini de usülüne uygun yapma zorunluluğu vardır. Bu anlamda kusursuz sorumluluğu bulunan idarenin, görevini yanlış veya eksik yerine getirmesi sonucu tapu sahiplerinin uğradığı zararlardan sorumlu bulunacağı ve bir tazminat yükümlülüğü olacağı aşikardır. Tespitlerin usülünce yapılmamış olması sebebiyle kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı sonradan anlaşılan ve idarenin daha önceleri izin vermesi suretiyle yapılan özel mülkiyete yönelik tapu tescilleri, yine daha sonra idarece iptal davasına konu olduğunda, iptal karşılığında tapu sahiplerine tazminat ödenmesi gerektiği hususu gerek uluslararası hukuk gerekse de iç hukuk tarafından açıkça kabul edilmiştir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] 2709 Numaralı, 18/10/1982 Tarihli, Mükerrer 17863 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, m.43
[2] 3621 Numaralı, 4/4/1990 Tarihli, 20495 Sayılı Kıyı Kanunu m.4 vd.
[3] YALÇINKAYA, N. M. (2021). Türkiye'de Kıyı Alanlarında Yaşanan Sorunlar Çerçevesinde Hukuki Süreçlerin İncelenmesi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20(41), 938.
[4] Ibid, 938.
[5] N.A. ve diğerleri başvurusu, Başvuru No:37451/97, T.11.10.2005
[6] YALÇINKAYA, N. M. (2021). Türkiye'de Kıyı Alanlarında Yaşanan Sorunlar Çerçevesinde Hukuki Süreçlerin İncelenmesi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20(41), 940
[7] YHGK, E. 2009/383, K. 2009/517, T. 18.11.2009
[8] 4721 Numaralı, 22/11/2001 Tarihli, 24607 Sayılı Türk Medeni Kanunu, m.1007.