Fikri Mülkiyet Kapsamında Kişinin Resmi Üzerindeki Hakkında Bilgi Bülteni
A. Giriş
Kişinin kâğıt ve benzeri araçlar üzerine çizilen ya da dijital görüntüleme araçları ile basılan fotoğrafı, o kişinin doğadaki görünüşünü yansıtmaktadır ve bu görünüş, hukukumuzda kişilik hakları kapsamındadır.
İşbu bilgi bültenimizde, fikri mülkiyet kapsamında kişinin resmi üzerindeki haklarına değinilecektir.
B. Kanun Kapsamında Kişinin Resim Haklarının Düzenlenmesi
Kişiler isterse resmi üzerindeki haklarından feragat edebilir veya başka bir gerçek kişi ya da tüzel kişilik tarafından kullanılmasına izin verebilir. Hiç kimse, hukuka aykırı olarak bir kimsenin resmini çekemez, sesini veya görüntüsünü kaydedemez ve bunları kişinin rızası olmadan yayımlayamaz.
Bu kapsamda bir örnek vermek gerekirse yüksek bir puan alarak iyi bir sıralama ile fakülteye yerleşen öğrencinin, hazırlık sürecinde devam ettiği kurs tarafından resminin çevredeki reklam panolarına, internet sitelerine vb. yerlerde sergilenebilmesi için o öğrencinin açık bir rızası gereklidir.[1]
Kişinin özel yaşamına ilişkin sırlarının, fotoğraflarının ya da olaylarının bir internet sitesinde yayınlanması halinde internet sitesindeki yayınlar aracılığıyla kişilik haklarına bir müdahale söz konusu olmaktadır. İnternet sitesindeki yayınlar nedeniyle maddi veya manevi bir zarar doğduğunda ilgili web sitesinin içerik sağlayıcısı bu zararları tazmin yükümlülüğü altındadır.
Bir zarar doğduğunda ise mevzuat uyarınca; hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilecektir.[2]
Düzenleme gereğince kişi, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebileceği, davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde bulunabilmektedir.[3]
Kişinin resmi ile ilgili haklarını düzenleyen kanunlardan biri de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur (“FSEK”). FSEK uyarınca; eser mahiyetinde olmasa bile, resim ve portreler tasvir edilenin; tasvir edilen ölmüş ise ilgililerin[4] muvafakati olmadan, tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arz edilemez.
İzin alınmasını gerektirmeyen haller ise FSEK’da aşağıdaki şekilde öngörülmüştür;
- Memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri,
- Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmî tören yahut genel toplantıları gösteren resimler,
- Günlük hadiselerle ilgili resimlerle, radyo ve film haberleri
İzin alınması gerekli olmayan durumlarda, fotoğrafta tasvir olunan kişinin, herhangi bir idari ya da coğrafi alanın değil, ülkenin tümünün siyasi veya içtimai hayatında rol oynuyor olması temel koşuldur.
Kişinin resmi, kendisiyle ilgisi olmayan, örnek vermek gerekirse; bir ceza davasında sanıklardan biri olarak kullanılması ya da bir ürünün reklamlarında rızası olmadan yer alması o kişinin şeref ve onuruna saldırı yapılması anlamındadır.[5]
FSEK ile koruma altına alınan; resim, portre veya fotoğrafın eser niteliği değil, bunlarla ifade edilmeye çalışılan kişinin kişilik hakkıdır.[6] O halde; bu hakka saldırıda bulunanın Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) ve FSEK kapsamında manevi tazminat yükümlülüğü ile doğacaktır.
TBK uyarınca; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar verende, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
FSEK kapsamında da tazminat hususu, manevi hakları ihlal edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir ve mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir denmek suretiyle düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere hem TBK hem de FSEK kapsamında koruma altına alınan resim hakkının, kişilik haklarına karşı yapılan saldırı neticesindeki tazmin yükümünü düzenlenmektedir.
Kamuoyu tarafından tanınan ya da tanınmayan kişilerin resimleri bir haberin kamuoyuna sunulması sırasında kullanılırsa bu noktada da kişilik haklarının yerine haber verme hakkı yorumlanmalıdır. Yarışan haklar kapsamında Yargıtay[7] bir kararında, kamuya mal olmuş kişinin evlilik fotoğrafının yayımlanmasının kişilik hakkını ihlal eden bir unsur olmadığunu belirtirken; bir fotoğrafçının, fotoğraflarını çektiği müşterisine ait bu fotoğraflarından bir tanesini seçerek işyerinin önünden geçenlerinin görmesi için vitrinine asması, rızası alınmamış müşterinin kişilik haklarının ihlaline[8] yol açmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında[9] ise kişinin her ne kadar bir fotoğraf karesi içerisinde ayrıntı niteliğinde bulunmasında ticari bir amaç güdülmesi durumunda kişinin onamının alınması gerektiğini; ancak, ticari amaç ile kullanılmayan, sergi, sanat vb. yayınlarda umuma arz edilen resimlerde onamın alınmasına gerek olmadığı ve bu durumun kişilik haklarını ihlal etmediği görüşünü de bildirmiştir. Bu nedenle, kişi her ne kadar bir fotoğraf karesi içerisinde bir ayrıntı niteliğinde bulunsa da bu fotoğrafın yayımında ticari bir amacın güdüldüğü noktasında kişilik hakkının ihlal edilip edilmediği yönünde ikili bir ayrım yapmıştır.
Kişinin fotoğrafının izinsiz olarak kullanılması ya da değişik bilişim programlarını kullanılarak değiştirilmesi, ticari, siyasi veya reklam amacıyla çoğaltılması da kişilik haklarının ihlali anlamındadır.[10] Ancak, kişinin resminin toplumun haber alma ihtiyacının karşılamak amacıyla kullanılması bir ihlal değildir. Nitekim bu noktada yukarıda bahsettiğimiz kişinin resminin korunması hakkı ile toplumun haber alma hakkı yarışmakta ve kamunun menfaati kişinin menfaatinden üstün gelmektedir. Ancak bu haberin güncel, doğru ve kamuya fayda sağlayacak nitelikte olması gerekmektedir. Aksi halde kişilik haklarının ihlali söz konusu olmakta ve yukarıda sayılan kanunun maddeleri kapsamında tazmin yükümlülüğü doğmaktadır.
Kişi fotoğraf ve sesinin kendisinden izin alınmaksızın veya adı kaynağı belirtilmeksizin kullanılması halinde, kullanım hukuka uygun olsa dahi ses ve fotoğraf sahibi, kişilik haklarına saldırının önlenmesi, manevi tazminat davasının açılması gibi çeşitli hukuki yollara başvurabilecektir.
Kamu güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak kişinin resminin çoğaltılarak pek çok alanda teşhir edilmesini sağlayan resmi kolluk görevlilerinin ise, bu eyleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.[11]
Yargıtay bir kararında, mağdur tarafından daha önce internette yayımlanan ve mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği resmi, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına dair bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması sebebiyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle sahte facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanığın eylemini verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu olarak değerlendirmiştir.
C. Sonuç
Kişiye ilişkin veriler içeren resim, portre, fotoğraf gibi unsurlar kişilik hakları kapsamında olup, kişinin fotoğrafı ve sesi, ticari amaç ile yayılmasa bile, söz konusu fotoğrafın ve sesin izinsiz kullanılması halinde, kişinin bu kullanımı engellemesi mümkündür.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Oğuz, s. 21.
[2] Bkz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi
[3] Bkz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesi
[4] Bkz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 19. maddesi
[5] Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2011, s. 242.
[6] Yargıtay HGK, 19.09.2012, 2012/11-392 E., 2012/593 K.
[7] Yargıtay 4. HD, 11.09.2002, 2002/4868 E., 2002/9119 K.
[8] Seldağ Peschke Güneş, Roma Hukukundan Günümüze Kişilik Haklarının Korunması, 2014, s. 93.
[9] Yargıtay HGK, 03.10.1990, 1990/4-275 E., 1990/459 K.
[10] Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 155.
[11] Pınar Akdemir, Kişilik Haklarının İhlalinden Elde Edilen Kazancın İadesi Davası, İstanbul 2014, s. 16.