Öteki Kadın (Sevgili) Tazminatı Hakkında Bilgi Bülteni
A. Giriş
Bilindiği üzere, evlilik birliğini zedeleyen sebeplerden biri, eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğünü yerine getirmemesidir. Dolayısıyla evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin sadakatsizliği, kanunen ve yargı içtihatları ile esaslı bir boşanma nedeni olarak kabul edilmiştir.
Eşin sadakatsizliğinin ispatı durumunda, sadakatsizlik eylemini gerçekleştiren eş aleyhine manevi tazminata da hükmedilebilmektedir. Bu durumda manevi tazminata mahkum edilen eş bu tazminatı, haksız eyleminden dolayı manevi olarak zarar gören eşine ödemektedir.
İşbu bilgi bülteninde aldatan eşin birlikte olduğu üçüncü kişiden aldatma fiili sebebiyle manevi tazminat istenip istenemeyeceği hususu incelenmektedir. Yargıtay zamanında bu konuda birbirinden farklı kararlar vermişse de Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) sonra Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu da sadakatsizlik eyleminin diğer tarafı olan sevgiliden (üçüncü kişi) manevi tazminat istenemeyeceğini kesin olarak söylemektedir.
B. Yargıtay’ın Tazminata İlişkin İçtihatları
Kamuoyunda “sevgili tazminatı”, “öteki kadın tazminatı” gibi isimlerle bilinen ve evli eşle ilişki kuran üçüncü kişilere yöneltilen tazminat istemleriyle ilgili olarak Yargıtay daireleri arasında görüş farklılıkları oluşmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 20.2.2014 tarihinde kararı ile evli eşle ilişki kuran üçüncü kişi bakımından doğrudan diğer eşin bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilden söz edilemeyeceğini belirterek, haksız fiil sorumluluğunun iştirak çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığına karar vermiştir[1].
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bu kararını inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise 22.03.2017 tarihinde evlilikte sadakatsizliğin “haksız eylem” niteliğinde olduğuna, evli eşle ilişki kuran üçüncü kişinin de haksız eyleme iştirak eden konumunda bulunduğuna, aldatılan eşin kişilik haklarının zedelendiğine, bu nedenle aldatan eşle birlikte ilişki kurduğu üçüncü kişinin bu zarardan müteselsilen sorumlu olduğuna karar vermiştir[2].
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun birbirinden farklı kararlar vermesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nca içtihatların birleştirilmesine karar verilerek 05.07.2018 tarihinde “evlilik birliği devam ederken, eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteyemeyeceği” açıklanmıştır[3]. Böylece[4] üçüncü kişinin, aldatılan eşe karşı tazminat sorumluluğunun bulunmadığı netleşmiştir.
C. Sonuç Olarak
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nca üçüncü kişi konumundaki “sevgililerin”, evlilik birliğinin tarafı olmadığından, fiilinin haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceği ve ortada tazminatı gerektirir bir durum olmadığı savunulmuş olup, çoğunluk görüşüyle bu yönde içtihat oluşturulmuştur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun bu ilke kararları yasal olarak bağlayıcı nitelikte olup; bu karar ışığında üçüncü kişi konumundaki kişinin, aldatılan eşe tazminat ödemesine karar verilmesi mümkün olmayacak, bu kapsamda açılan manevi tazminat davalarında ret kararı verilmesi gerekecektir.
Saygılarımızla,
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/5901 E., 2014/2857 K., 20.2.2014 T. Kararı
[2] Bkz: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1334 E. 2017/545 K. 22.03.2017 T. Kararı
[3] İçtihadı birleştirme raportörü Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan tarafından
[4] Bkz: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararı 2017/5 E., 2018/7 K., 06.07.2018 T. Kararı